Salı, Mart 25, 2003

yani mesela simdi allahin boktan mahsun kirmizigülünün üzerine eminem kiyafeti giymis gibi duran bir sesle seslendirildigi ve çocuk ruhlu bir kiralik katili okyanusta yürüyüse çikmis bir deve kadar basariyla canlandirdigi dizisinde adam istanbuldan kayseri'ye gidiyor,15 dakka falan sürüyor bu, yol boyunca birçok farkli birçok farkli sekilde çekim yapilmis, belli ki ugrasilmis, renkler görüntülerf falan hos, yani baska bi filmde görsem aa bak urasmis adamlar aferim falan bile diyebilirim ama bütün bunlar mahsun ellerini göklere kaldirim "bebegimbenim" klibinden firlamis bi hareket yapana kadar deam edior. yani yaziktir günahtir gibi gelio bana bilmiorum.
ve türk televizyonlari görüntü yönetmenligi ve filtre kullanimini kesfeder;
ilk olarak yillar önce x-files özentisi, özentisi bile degil aslinda direk taklidi, mavi dosyalar miydi neydi (sizce bu olay neden mavi büroya verildi? -çünkü böyle sikintirik islere saran bi enayi biz variz,tööbe tööbe) iste öyle bir dizide görmüs oldugumuz mekan seçimi görüntü yönetmenligi ve filtre kullanimina verilen önemden sonra bugune kadar bu konuya neredeyse hiç deginilmemis olmasini o zamanlar yapilmis bir yanlislik olarak yorumladiktan sonra bugunku en dandik aga konak ve bilimum töre dizilerinde sarinin en samsarisindan mavinin en mapmavisine uzanan renkler, farkli film ve kamera kullanimi, ayakdibinden, dag basindan ve bilimum abuk açilardan yapilan çekimler, degisik kamera hareketleri ve fotografvari görüntü seçimleriyle yakalanan degisim ve gelisim rüzgarlari gözlerimi yasarttigi gibi, özcan deniz'den mahsun kirmizigül'e oradan da yavuz bingöl'e uzanan abuk bir skaladaki oyuncu ve konu seçimleriyle olusturdugu akillara ziyan tezatla da beynimin en minik kivrimlarini minciklamaktadir.

Pazartesi, Mart 24, 2003

sevgili göt;
o kadar bunaldim ki herseyden, herseyden degil aslinda derslerden. Durup durum sürekli bunu söledigimin de fakindayim ama her seferinde bu sefer farkliymis gibi gelio ve simdi de o yüzden bu sefer farkli. Ben niye okuyorum ki bu bölümde neden bitirmeye çalisiyorum ki, bunu bitirip bu meslekle ugrasicakmiyim? Eger evetse mutlu olabilecekmiyim? hayir. Egere hayirsa peki tekrar en basa dönüorus, sorumuz neden? Ama birseyler okumadan da mutlu bi hayat süremem gibi geliyo, karsima birden bir is çiksa mesela ve ben kendimi tamamen ona verebilsem, desem ki "evet ben bu isle çok zengin olamam ama çok mutlu olurum biraccik da param olur, gerçekten ugrasirim cabalarim, basarili olurum falan", çok ütopik tabi ama bunnar geçio aklimdan, yine de bilmiorum birseylerden vazgeçmek o kadar da kolay degil benim için, bir de sirf ben degil zaten.

Cuma, Mart 14, 2003

adamin biri bi gün otururken: aa swallow whole, swallow hal ahahah ne komik film yabalim bunu demis para bok gibi tabi harcicak yer arliolar hemen gidip salak bi film yabmislar, aferim yani iyi bok yediniz töbe töbe.
bininci kisi zoynopmus valla sevindim yabanciya gitmedine, ama nasi yabmis acaba azim yabib beklemis mi yoksa öle 999 görüp ziplamis mi, bu konuyu da açikliga kavusturmasini bekliorus.
bir nükleer santralden yoksun -oldugunu düsündügümüz- yurdumuzda aslinda istanbul teknikmeknik üniversitesinde bi nükleer bidi vardir ve de yeniden faaliyete geçmistir. Bu faaliyete yardimci olanlardan biri de fakültemizim asistana benzemeyen -asistan dedigin çirkin olur asistan dedigin uyuz olur falan- asistani emre erkindir aferimdir çok nükleer bir insandir. Bütün bunlarin yaninda beni endiseye sevk eden bütün bunlar degil, nükleer bidinin yanindaki ana okul kapisinin adinin nükleer kapi olmasidir. yani simdi bu cok tehlikeli bisi yani ya o insanlar -disardakilar yani- yannis anlarlarsa bunu yani mesela nükleer diye o kapidan girmezlese ya da mesela kizip nükleere o kapiyi patlatirlarsa nolucak, yazik degil mi o kadar nükleere sokaktan mi topluorus biz bunlari
ya da bide mesela biras reklam yabsak para kazansak "türkiyenin ilk nükleer kapisi ilk kez ve sadece istanbulteknikmekniküniversite'sinde" falan desek insanlar gelse görse, metin uca sabahlari "türkiyede güsel seyler de oluyor sayin seirciler" dese insanlar elele tutussa hayat bayram olsa mesela diorum ben zevzek kafamla.
ay bini geçmisim oley bana, oley size hepinize, beni sizler yarattiniz canlarim.

Salı, Mart 11, 2003

üf ne güsel hava ama soguk hava ama ne güsel hava ama evdeyim ben ama ne güsel hava aslinda çikabilirim disari ama nedir bu baslanmis basiret ve nasil kirilir bir anda ki ne kadar da güsel hava.
dilini türkçe seçmeme ragmen blog yazarken asagidaki postlar böle çince harfler ve ktularla dolu çikio, acaba bi anlami var mi bunlarin yani mesela "hi" yazio sonra bi harf gelio bi de sonunda"si" var yani demek ki "çbi" çince de bir anlam ifade ediyo.
hiçbisi yabamiorum bosluk boslugu getiriyo daha çok üsengeç oluyo insan, aman ne gusel bol bol bos zamanim var büsürü sey yaparim die düsünüyosun ama yalan oluyo. demek ki neymis isleyen demir paslanmazmis
daha önce bir sinava son hafta,son gün ya da son saat çalisip girdigim olmustu, derslere biras girdigim için hiç çalismadigim, ya da sadece kopya yazip girdigim de olmustu ama çalismayi erteleye ereteleye son güne son saate kadar çalismayip sabah erken okula gitmeye bile üsenip kopya bile yazmadan öyle dimdizlak bir sinava girdigmi hiç hatirlamiyorum, acaba bu bir seferlik birsey mi yoksa ders kirmak gibi zamanla kronik bir sorun haline dönüsecek bir sorunsal mi?

Pazartesi, Mart 03, 2003

hic hatirlamiyorum olmus muydu böyle birsey, evet belki bir kere, çok aglamistim, çok hiç aglamadigim kadar ama o daha mi kötüydü bilemiyorum simdikinin anisi taze belki ondan, ama ellerim titrememisti sanirim, kollarim uyusmamisti, belki o kötüydü bundan, ama simdi bu var ve bu kötü. neyiz, nerdeyiz, neresindeyiz bilemiyorum. olamayacakmiyiz ki peki hiç?