hollanda'da yaşayan bir arkadaşımız bu tümcenin almanca anlamını merak etmiş.
öncelikle şunu söylemek istiyorum ki ben s*kmenin türkçesi'ne de almancası'na da karşıyım.
eğer bu cümle kavgada başka birine söyleniyorsa daha anlamlı ve mantıklı kelimeler seçilebilir. mesela:
'ben seni çok pis döverim' -ich werde dich heftig verprügeln-
'ben senin ağzını burnunu kırarım' -ich werde deinen Mund und/oder deine Nase brechen-
'ben senin kelleni vücudundan ayırırım' -ich werde dein Kopf von deinem Körper trennen-
yok eğer karşı cinsle bir cinsi münasebete girileceğini ifade etmek amacıyla kullanılacaksa kadınların %99'unu bu eylemden soğutacak malum cümle yerine daha yumuşak, sevgi dolu, tahrik edici cümleler kurulabilir, yine örneklendirelim:
'ben seninle çok güzel sevişirim' -ich werde so schön mit dir kuscheln-
'ben senin ağzını burnunu öperim' -ich werde deinen Mund und/oder deine Nase küssen-
'ben senin külotunu vücudundan ayırırım' -ich werde dein Höschen von deinem Körper trennen-
Bu kadar yol göstermeden sonra hala yok ben illa seni s*kerim ne demek öğrenecem diyen varsa, aratsın başka yerden bulsun ben birşey demiyorum.
Salı, Şubat 27, 2007
umre yapmayan kalmasın!
yurtdışı gezilerine temsilci seçmenin zorluklarını hepimiz biliyoruz, öyle değil mi? hepimiz hayatımızın bir döneminde genel başkanlık ya da başbakanlık yaptık muhakkak.
benel gaşkan/ başkakan olmanın en güzel yanlarından biri de diplomatik görüşme, ikili antlaşma, ticari ilişkilerin güzelleştirilmesi kisvesi altında adını bile duymadığımız ülkelere gitmek, hiç görmediğimiz şehirleri görmektir.
Ama tek başına da gidilmez bu şehirlere, insanın canı sıkılır, hem devlet o kadar para ayırmıştır, uçak vermiştir, boşa gitmesindir bu imkanlar. Bu sebeple parti başkanları -bunların görevi yanlış anlaşılmıştır, bir parti başkanını birincil görevi güzel partiler organize etmek insanları bir araya getirmektir-, başkakanlar yanlarına muhabbeti hoş, eğlenceli parti üyeleri seçerler. Eskiden daha kolay olan bu seçim işlemi villetmekili sayısının 540 gibi fantastik bir rakama çıkarılması ile zor bir hale gelmiştir. Hele bir de tek başınıza iktidarda iseniz, hangi bir villetmekilinizi seçeceğinizi şaşırırsınız. İşte böyle şaşkınlar için alternatif yöntemler öne sürmek boynumun borcudur. Akademik tanınma açısından bu yöntemin adına 'kaleye mum dikme' metodu adı veriyorum:
Yurtdışı gezilerine -adı gezi bir kere-, gidecek kişilerin yapılacak ziyaretlerin içeriği ile bir ilgisi olması gerekmediğini hepimiz zaten biliyoruz. Villetmekili olmak ve gidilecek ülkenin adını telaffuz edebilmek o geziye katılabilmek için yeter ve geçer koşullardır. Ve fakat bu iki koşulu sağlayan birden fazla kişi olabilir. Bu durumda yapılması gereken parti villetmekillerinin çıkarlarını ve ortalama refah ve kültür seviyelerini gözetmektir. Bir örnekle açıklayalım:
Ahmet bir partinin genel başkanı ve aynı zamanda başkakandır. hemen yarın 5. hep beraber hurma yiyelim zirvesi için cidde'ye gidecektir. Ancak hem yalnız başına gitmek istememekte, hem de suudi arabistan gibi çok sevilen, çok güzel otelleri olan bir ülkeye gitmeyi herkes istediğinden bir seçim sorunu yaşamaktadır. Olası bir çözüm adaylarla bir mülakat yapmaktır ancak bu çok zaman alacaktır ve Ahmet'in o kadar zamanı yoktur. İşte bu noktada Ahmet'in yapması gereken, o ülkeyi görmemiş, onun nimetlerinden faydalanmamış kişileri seçerek partisinin ortalama kültür ve deneyim düzeyini yükseltmektir.
Bunun için Ahmet seslice bağırır:
-Aranızda hurma yemeyen var mı?
Kırk elli beş kişi parmak kaldırır. Arada hurma yemiş olmasına rağmen parmak kaldıran Mehmet ve İzzet'i elemesine rağmen geride hala kırk elli üç aday vardır. Bunun üzerine şöyle der:
-Hurma yeeemek isteeeyen kaleeye mum diksiiiin!
Yerlerinden 123 flash gordon hızında fırlayan villetmekilleri Ahmet'in avuciçine -bu kale oluyor- parmak saplamak -mum dikmek- üzere plonjon yaparlar. Bu sayının fazla olması durumunda ilk mum diken otuz elli kişi arasında yapılacak çekiliş sonucu yirmi üç dört kişi Ahmet'le rüya gibi bir Cidde tatili kazanırlar.
Avuçiçini parmaklatmaktan hoşlanmayan genel şaşkınlar ve başkakanlar, bu yöntemi 'eliminatif anket metodu' ile değiştirebilirler. örneğin:
-daha önce hurma yememiş olan parmak kaldırsınn!
(56 kişi)
-hem hurma yememiş hem umre yapmamış olanlar?
(54 kişi)
-hurma yememiş, umre yapmamış, karısının başı örtülü olanlar?
(53 kişi)
-hurma yememiş, umre yapmamış, karısının başı örtülü, kendisi bıyıklı olanlar?
(52 kişi)
(Bu noktada ahmet bu işin bu şekilde sonsuza dek süreceğini farkeder, ve öss'de asıl farkı belirleyen o alengirli sorular gibi bir şart ekler)
-hurma yememiş, umre yapmamış, karısının başı örtülü, kendisi bıyıklı olup da amcaoğlunun üzerine yapılmış şirketi olmayanlar?
(5 kişi)
-gelin lan benle!
benel gaşkan/ başkakan olmanın en güzel yanlarından biri de diplomatik görüşme, ikili antlaşma, ticari ilişkilerin güzelleştirilmesi kisvesi altında adını bile duymadığımız ülkelere gitmek, hiç görmediğimiz şehirleri görmektir.
Ama tek başına da gidilmez bu şehirlere, insanın canı sıkılır, hem devlet o kadar para ayırmıştır, uçak vermiştir, boşa gitmesindir bu imkanlar. Bu sebeple parti başkanları -bunların görevi yanlış anlaşılmıştır, bir parti başkanını birincil görevi güzel partiler organize etmek insanları bir araya getirmektir-, başkakanlar yanlarına muhabbeti hoş, eğlenceli parti üyeleri seçerler. Eskiden daha kolay olan bu seçim işlemi villetmekili sayısının 540 gibi fantastik bir rakama çıkarılması ile zor bir hale gelmiştir. Hele bir de tek başınıza iktidarda iseniz, hangi bir villetmekilinizi seçeceğinizi şaşırırsınız. İşte böyle şaşkınlar için alternatif yöntemler öne sürmek boynumun borcudur. Akademik tanınma açısından bu yöntemin adına 'kaleye mum dikme' metodu adı veriyorum:
Yurtdışı gezilerine -adı gezi bir kere-, gidecek kişilerin yapılacak ziyaretlerin içeriği ile bir ilgisi olması gerekmediğini hepimiz zaten biliyoruz. Villetmekili olmak ve gidilecek ülkenin adını telaffuz edebilmek o geziye katılabilmek için yeter ve geçer koşullardır. Ve fakat bu iki koşulu sağlayan birden fazla kişi olabilir. Bu durumda yapılması gereken parti villetmekillerinin çıkarlarını ve ortalama refah ve kültür seviyelerini gözetmektir. Bir örnekle açıklayalım:
Ahmet bir partinin genel başkanı ve aynı zamanda başkakandır. hemen yarın 5. hep beraber hurma yiyelim zirvesi için cidde'ye gidecektir. Ancak hem yalnız başına gitmek istememekte, hem de suudi arabistan gibi çok sevilen, çok güzel otelleri olan bir ülkeye gitmeyi herkes istediğinden bir seçim sorunu yaşamaktadır. Olası bir çözüm adaylarla bir mülakat yapmaktır ancak bu çok zaman alacaktır ve Ahmet'in o kadar zamanı yoktur. İşte bu noktada Ahmet'in yapması gereken, o ülkeyi görmemiş, onun nimetlerinden faydalanmamış kişileri seçerek partisinin ortalama kültür ve deneyim düzeyini yükseltmektir.
Bunun için Ahmet seslice bağırır:
-Aranızda hurma yemeyen var mı?
Kırk elli beş kişi parmak kaldırır. Arada hurma yemiş olmasına rağmen parmak kaldıran Mehmet ve İzzet'i elemesine rağmen geride hala kırk elli üç aday vardır. Bunun üzerine şöyle der:
-Hurma yeeemek isteeeyen kaleeye mum diksiiiin!
Yerlerinden 123 flash gordon hızında fırlayan villetmekilleri Ahmet'in avuciçine -bu kale oluyor- parmak saplamak -mum dikmek- üzere plonjon yaparlar. Bu sayının fazla olması durumunda ilk mum diken otuz elli kişi arasında yapılacak çekiliş sonucu yirmi üç dört kişi Ahmet'le rüya gibi bir Cidde tatili kazanırlar.
Avuçiçini parmaklatmaktan hoşlanmayan genel şaşkınlar ve başkakanlar, bu yöntemi 'eliminatif anket metodu' ile değiştirebilirler. örneğin:
-daha önce hurma yememiş olan parmak kaldırsınn!
(56 kişi)
-hem hurma yememiş hem umre yapmamış olanlar?
(54 kişi)
-hurma yememiş, umre yapmamış, karısının başı örtülü olanlar?
(53 kişi)
-hurma yememiş, umre yapmamış, karısının başı örtülü, kendisi bıyıklı olanlar?
(52 kişi)
(Bu noktada ahmet bu işin bu şekilde sonsuza dek süreceğini farkeder, ve öss'de asıl farkı belirleyen o alengirli sorular gibi bir şart ekler)
-hurma yememiş, umre yapmamış, karısının başı örtülü, kendisi bıyıklı olup da amcaoğlunun üzerine yapılmış şirketi olmayanlar?
(5 kişi)
-gelin lan benle!
Pazartesi, Şubat 26, 2007
bülent erkoç
az önce adının ne olduğunu bilmediğim ancak a la turca star gibi birşey olduğundan şüphelendiğim yarışma programını izlerken aklıma geldi.
bu ülkede her gün, her hafta birçok transseksüel cinayeti işleniyor, transseksüeller polis de dahil olmak üzere birçok kesim tarafından eziliyor, hakarete ve haksızlığa uğruyorlar. ancak seslerini duyuramıyorlar ya da duyursalar da kaale alınmıyorlar.
peki türkiye'nin en büyük transseksüeli kim? bülent ersoy. o kadar sevilen, o kadar herkesin bağrına bastığı bir insan ki transseksüel olduğunun farkına bile varmıyoruz çoğu zaman, hatta erkekken çektiği filmleri bile yadırgamıyoruz. peki işbu bülent ersoy transseksüeller konusunda herhangi bir eylemde bulunuyor mu acaba? onlara yardım elini uzatıyor mu? ne bileyim bir vakıf kurup sivil toplum örgütleriyle dayanışmalarını sağlıyor mu? en azından bir basın toplantısı yapıp bu konuyu gündeme getiriyor mu?
istediği şarkıyı istediği makamda okumadı diye topuğundan vurulmasına rağmen vuran kişiyi affedebilecek büyüklüğü gösteren, aldığı vatandaşlık tekliflerini elinin tersiyle çevirerek türkiye'de bir şeyler yapmak için çabalayan bir insan, kendi gibi olan ama ondan çok daha zor şartlar altında yaşayan insanlara da sahip çıksa ne güzel olmaz mıydı?
not: ülkelere göre transseksüel sayısını veren bir kaynak var mı acaba?
bu ülkede her gün, her hafta birçok transseksüel cinayeti işleniyor, transseksüeller polis de dahil olmak üzere birçok kesim tarafından eziliyor, hakarete ve haksızlığa uğruyorlar. ancak seslerini duyuramıyorlar ya da duyursalar da kaale alınmıyorlar.
peki türkiye'nin en büyük transseksüeli kim? bülent ersoy. o kadar sevilen, o kadar herkesin bağrına bastığı bir insan ki transseksüel olduğunun farkına bile varmıyoruz çoğu zaman, hatta erkekken çektiği filmleri bile yadırgamıyoruz. peki işbu bülent ersoy transseksüeller konusunda herhangi bir eylemde bulunuyor mu acaba? onlara yardım elini uzatıyor mu? ne bileyim bir vakıf kurup sivil toplum örgütleriyle dayanışmalarını sağlıyor mu? en azından bir basın toplantısı yapıp bu konuyu gündeme getiriyor mu?
istediği şarkıyı istediği makamda okumadı diye topuğundan vurulmasına rağmen vuran kişiyi affedebilecek büyüklüğü gösteren, aldığı vatandaşlık tekliflerini elinin tersiyle çevirerek türkiye'de bir şeyler yapmak için çabalayan bir insan, kendi gibi olan ama ondan çok daha zor şartlar altında yaşayan insanlara da sahip çıksa ne güzel olmaz mıydı?
not: ülkelere göre transseksüel sayısını veren bir kaynak var mı acaba?
sunum denemesi
flickr'daki fotoğrafları burada slideshow olarak göstermek adına umutlu bir girişim. hadi bakalım:
Pazar, Şubat 25, 2007
gerzek MSN
Dünyanın en rezil programlarından biri olduğunu düşündüğüm msn messenger, mesajı attıktan 135 saat sonra gelen gönderilemedi mesajı güzelliğinden sonra yepyeni ve beklenmedik süperli bir bug ile çıktı karşıma az önce.
bildiğiniz gibi kullanıcı adının altında kişisel mesaj yazılan bir kutucuk var. işte oraya birşeyler yazarken klavyedeki türkçe karakterlerden birine bastığımda program müthiş bir hızla kapatıveriyor kendini, ne bir hata mesajı, ne bir uyarı. tiksiniyorum bu programdan, herkes skype geçse de kurtulsak, ama zor görünüyor.
bildiğiniz gibi kullanıcı adının altında kişisel mesaj yazılan bir kutucuk var. işte oraya birşeyler yazarken klavyedeki türkçe karakterlerden birine bastığımda program müthiş bir hızla kapatıveriyor kendini, ne bir hata mesajı, ne bir uyarı. tiksiniyorum bu programdan, herkes skype geçse de kurtulsak, ama zor görünüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)