Perşembe, Nisan 29, 2010

adana restoran?

bbc'nin beatles belgeselinden bir kare. gerçek bir adana restoran mı, öyle mi denk gelmiş bilemiyorum.

Cumartesi, Nisan 24, 2010

bugünün işi

bu dönemki araştırma konularımdan biri procrastination. bilmeyenler için açıklayayım. bir işi ya kararı daha ileri bir zamana ötelemek için yapılan her türlü eylem ya da eylemsizliğe procrastination deniyor. bu her şey olabilir, çay koymak, oyun oynamak, camdan dışarı bakmak, duvara bakmak ve niceleri.
sürüncemede bırakma ya da erteleme de diyebiliriz sanırım ama kelimeyi tam karşıladığından emin değilim. her neyse aşağıda 10 sorudan oluşan ve eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir anket var. doldurarark katkıda bulunabilirseniz çok sevinirim.

ankete git

40

biraz geç kalmış bir paylaşım ama yine de duymamış/ görmemiş olanlar olabilir. şahsen ben yeni görüyorum. emre şahin, amerika'larda falan okumuş, sonra orada değişik kanallarda çalışmış, history channel'a falan belgeseller çekmiş. 
40 da fragmandan anladığım kadarıyla biraz 21 gram biraz soderbergh tadında hoş bir film. iyi de eleştiriler almış. beyle.


40 - Yeni bir Turk filmi... Fragmani kacirmayin. from Kirk Filmi on Vimeo.
Genc yonetmen Emre Sahin'in yonettigi, 40, filminin ilk fragmani hazir.

Basrollerini Ntare Guma Mbaho Mwine, Deniz Cakir ve Ali Atay'in paylastigi film, 2009 sonbaharinda sinemalarda...

www.40Thefilm.com

Perşembe, Nisan 22, 2010

legodan ev yapak




ecomat adlı bu şaharikülade malzeme ile sıvasız mıvasız ev yapmak mümkün. ses ve ısı izolasyonu da pek gözel. istanbul'daki bütün evler legodan olsa ne güzel olmaz mıydı? bence olurdu.
içinin mobilyalarını falan da legodan yaparız. evin sağında solunda lego adamlar dolaşır. daha böyle gider bu.


yanakları bal elizem

milyonlarca lira harcandı. sonra o milyonlarca lira boşa gitti. sonra bir daha milyonlarca lira harcandı. kimi zaman boş ve hızlı, kimi zaman tıkış tıkış ve yorucu. gidiş dönüş yönleri karıştırıldı, trafiğin akışı değiştirildi, emniyet şeritleri kaldırıldı.
durak isimleri siyah üzerine havalı portakal renkli harflerle yazıldı ancak bu yazılar durakların üzerine konunca otobüstekiler bu yazıları okuyamadı. o yüzden reklam tabelalarının üzerine çıkartmalı harflerle yapıştırıldı isimler.
duraklar bir garip, her yere uzak, üst geçitlerle dolu, güzergah başka bir garip, başı sonu acayip, yeni minibüs hatları türedi bütün şehirde.

bunların hepsini ama hepsini bir kenara bırakmaya hazırım, ama lütfen biri bana metrobüs kalkmadan önce çalan melodinin neden okul zilinden hallice bir midi kalitesindeki für elize olduğunu açıklasın.

Çarşamba, Nisan 21, 2010

böğk


virallahvir.com esefle takdim eder: BENCE BOK from nasipkismet on Vimeo.
vogue reklamıyla inceden eglenen bir video...

Cumartesi, Nisan 17, 2010

bir yaşıma daha girdim

Bugün yeni bir şey öğrendim. Metinlerin anlaşılabilirliğini matematiksel olarak ölçmek için kullanılan bir test varmış. Metindeki toplam kelime sayısı bölü cümle sayısı, bir de hece sayısı bölü kelime sayısının bişeylerle çarpılıp bir şeylerden çıkarılması sonucu hesaplanıyor. Sonunda en yükseğin en zor anlaşılır olduğu 0-100 arası bir sonuç bulunuyor. 90-100 arasını ortalama bir 11 yaşındaki öğrenci, 60-70 arasını 13-15 yaşındaki bir öğrenci, 0-30 arasını ise en iyi üniversite öğrencileri anlıyormuş. Genel zorluk açısından bir fikir verse de işi bu kadar matematikselleştirmek pek doğru değil sanki. ama yine de google docs'da metinlerin busunu hesaplamak eğlenceli.

The Flesch/Flesch–Kincaid readability tests are designed to indicate comprehension difficulty when reading a passage of contemporary academic English. There are two tests, the Flesch Reading Easiness, and the Flesch–Kincaid Grade Level. Although they use the same core measures (word length and sentence length), they have different weighting factors, so the results of the two tests correlate approximately inversely: a text with a comparatively high score on the Reading Ease test should have a lower score on the Grade Level test. Both systems were devised by Rudolf Flesch.

djital arkeoloji

bazılarımız senelerden beri, bazılarımız da yakın zamandan beri gmail'in bize sağlamış olduğu imkanlardan tabiri caizse köküne kadar faydalanıyoruz. bunlardan biri (ve belki en önemlisi) de gmail'in sağladığı (şu an için) 7445 mb'lık alan. tabi hal böyle olunca mail silmek de gereksiz bir işlem haline geliyor. ancak eğer uzun süredir gmail kullanıyorsanız bir noktada bitmez olan da bitiyor. inbox'ım o kadar (%98) doldu ki gmail'den sürekli uyarı alıyorum, bazen mail atamayacak hale geliyorum. iş böyle olunca eskilere dönüp mail silmeye başladım. ancak olduğu gibi silmiyorum bu maillere, bakıyorum inceliyorum, neler yollamışız zamanında vay be deyip şaşırıyorum. bu arada da ordan buradan gelen ek dosyalar, resimler, ppt'ler, videolar çıkıyor, bunları da bilgisayara kaydediyorum. neler yok ki bu dosyalarda. tam bir hazine. bu yaptığım iş de bir anda dijital arkeoloji olmuş oluyor sanki. bulduklarımı paylaşmaya devam edeceğim.

kendinizi şomartın

bütün kişisel gelişim kitaplarının en büyük zırvalığı olan "kendinizi sevin, kendinizi şımartın" cümleleri çoğu zaman bizim için birşey ifade etmez. nasıl sever bir insan kendini, nasıl şımartır? aha da böyle:


çay: çaykur, ekmek: aynalı fırın, beyaz peynir ve mihaliç peyniri: itimat şarküteri, edam ve biberli gouda: rani organik peynir, yumurta ve sucuk: erciyes şarküteri, siyah ve yeşil zeytin: erzurum şarküteri, krem peynir: pınar, sarımsak sos: heinz.

moda dergisi gibi oldu.




Çarşamba, Nisan 14, 2010

jam session


dan dan badi das from avsar gurpinar on Vimeo.
selim home sessions

orta dünya güzellik yarışması


elf kadını insan kadınından daha uzun olacak sanırım. orc kadınından allah korusun. bu arada şimdi düşündüm de orta dünya pornosu var mıdır acaba?

konkurlara gelesin


türk saçmalık bingosu için kelime önerileri: konkur, revize, bençmark. çok hakim değilim jargona.

ayfund


şair burada bayrağa sesleniyor ve iphone applicationları eleştiriyor.

big mac'i sundae geçe


her ne kadar mcdonalds'dan hazzetmesem de reklamın başarılı olduğunu kabul ediyorum. aferim leo burnett.

çok da sitires

özür dilerim

Pazar, Nisan 11, 2010

free cemil

 geçtiğimiz hafta okulda kargalar tarafından tartaklanan cemil, sabancı üniversitesi çalışanlarının şefkatli ellerinde hayata döndü. veterinere götürülen cemil'in gözünde ve kuyruğunda darp izlerine rastlanmıştı.


 yoğun bir tedavi sürecinin ardından kendine gelen cemil gözlerini açtı. 


 sağlam bir diyet ve iyi bir bakım sonucunda eski sağlığına kavuşan cemil eskisinden daha cevval ve cabbar bir hale geldi.


 annesinin bulmanın imkansızlığı ve tuzla bölgesindeki kanserojen fabrikaların çokluğu düşünülerek cemil çamlıca'nın ormanlarına salıverildi. şimdi, umuyoruz ki hayatta umuyoruz ki sağlıklı. yolun açık olsun cemil. seni hiç unutmayacağız


Pazartesi, Nisan 05, 2010

skhizein


Skhizein (Jérémy Clapin,2008) from Bertie on Vimeo.
Skhizein
Réalisé par Jérémy Clapin
Budget: 100,000€
2008 Oscar-Eligible

http://www.muiye.com/skhizein/SKHIZEIN.html

Skhizein - the collector's DVD !

A limited edition (500 copies), the DVD contains the short film « Skhizein » (13’04) and a « making-of » in which Jérémy Clapin and Stéphane Piera discuss how the film came about, and unveil many of the technical and artistic aspects of portraying Henry and his slightly displaced universe.
http://www.darkprince.fr/Skhizein_DVD/indexEngland.html

Interview réalisateur et producteur du film Skhizein à la 12e Nuit des Lutins
http://www.youtube.com/watch?v=H0XdUXqxNlc

Cuma, Nisan 02, 2010

ikibirikibirikibirikiiki

uefa avrupa ligi çeyrek final ilk maçlarında dört maçtan üçü ev sahibi lehine 2-1 sonuçlandı. fulham wolfsburg'u bence sürpriz sayılabilecek bir şekilde, hamburg liege'i beklendiği şekilde, benfica'da bir saat 10 kişi oynayan liverpool'u, iki penaltı golüyle bir şekilde 2-1 yenmeyi başardı. dördüncü maçta da ev sahibi iki gol atmış olsa da çok atıp çok yiyen atletico bu gece deplasmanda iki gol sıkıştırabilen tek takım oldu.

bana kalırsa yarı final dörtlüsü wolfsburg, hamburg, -bir şekilde- liverpool, -şanslar eşit ama- atletico şeklinde olacak. ordan sonra da çok güzel 5 maç izleriz. hadi bakalım.

Perşembe, Nisan 01, 2010

cemil

cemil sabancı üniversitesi'nde yaşayan küçük ama bilge bir baykuş. dün öğlen saatlerinde kargaların saldırısına uğradı. saldırıdan kurtarılıp korunaklı bir yere getirildiğinde hala şoktaydı.

cemil yaklaşık 150 gram ağırlığında. cinsiyeti, yaşı ve annesinin nerede olduğu bilinmiyor.

biraz dinlendikten sonra cemil'in gözleri açılmaya başladı.

cemil kısa sürede sanat sosyal bilimler fakültesi çalışanlarının sevgilisi haline geldi.

cemil bilge olduğu kadar da aksi bir baykuş.

hayvan derneğinden aldığımız bilgilere göre kendisine şekerli su ve bal vermemiz gerekiyormuş.  ancak kendisi bu ziyafete burun kıvırarak uyumayı tercih etti. resimde uykusunu almış olan cemil'in iyice efelendiği bir anı görüyorsunuz.

cemil'i elinize alıp kendi ekseninizde döndüğünüz zaman kafası da sizinle birlikte dönüyor. durunca kafa sanki kurulmuş gibi bir süre daha dönüp duruyor.
cemil şu anda veteriner kontrolünden geçiyor, bir kaç gün içerisinde yuvasına geri dönmesini umuyoruz.