Pazartesi, Aralık 01, 2003

kaliteli enerji nası olur?
-iyi olur

kaliteli enerji nası olur?
-kalifiye işçi ile olur

kaliteli enerji nası olur?
-kaliteli enerji kaliteli muendisle olur

kaliteli enerji nası olur?
-inek bokundan olur

kaliteli enerji nası olur?
-sizin gibi ii bilgili mühendislerle olur

kaliteli enerji nası olur?
-bilmem siz daha iyi bilirsiniz hocam

kaliteli enerji nası olur?
-ben bilmem bizim bey bilir

nasıl olur kaliteli enerji?
-valla ben de anlamadim bi anda oldu

kaliteli enerji nasıl olur?
-olmaz

kaliteli enerji nasıl olur?
-asıl ben size bir soru sormak istiyorum hocam:
enerji nedir?

kaliteli enerji nasıl olur?
-e eşittir em cee kare

kaliteli enerji nasıl olur?
-kalitesiz enerji yoktur az içki vardır

kaliteli enerji nasıl olur?
-samfıstıgı hurma ve mesir macunuyla olur

kaliteli enerji nası olur?
-powerade limon, vodka redbull da olabilir

kaliteli enerji nasıl olur?
-kaliteli bir enerji bakanıyla olur

Perşembe, Kasım 20, 2003

artik search wordslerimi gorme konusundaki umudumu tamammiyla kaybettigimden tepedeki goggle kelimeleriyle idare ediyorum: kyuss ve moulin rouge
tüğşkçe kağıraktöer sörünımağ biğr çöğşüm buğlduğüm sönındağişçşğüçğşiç

Pazartesi, Kasım 17, 2003

spineless adi adi meçhul blog yazari sayfasindaki milyonlarca linkin arasina bizi de eklemis onu sevgiyle kucakliyor bütün bloggerlerin sevgi seli sevinç yumagi halinde tostoparlak olmasini diliorus.
kendisinin sahifesinden bir de alinti yabarak basarilarinin devamini diliyorus:
bugün okuldan eve gelirken, büyüksehir belediyesi'nin gercekten calistigini gördüm. her yerleri kazmislar, köprülere adamlar tirmandirmislar, altlarina iftar cadirlari kurmuslar, binalara afisler germisler. zaten beni izlediklerine dair süphelerim vardi. okulun önündeki üst gecitin ne kadar sallantida oldugunu söyledigimin ertesi günü köprü onarma calismalarina baslamalari ve "burda niye bi alt gecit yok acaba?" diye düsündügüm yeri kazip borular sokmaya calismalari tesadüf olmamali. yine de kücükcekmece belediye binasindan baslayip, havaalaninin bitisine kadar olan yerdeki trafik sikisikligini asla cözemeyecekler cünkü o herkesin sandigi gibi tem ve köprü baglantilari yüzünden degil, insanlarin kalkip inen ucaklari izlemesinden olusuyor. yoksa neden hemen havaalani sinirlari baslangicinda sikisip bitisinde acilsin bu trafik di mi?
dikkatli seyircilerimizin hatirlattigi ve benim de aklima gelen birkaç nokta:
zehriye gülçotanak\istanbul: "çogu noktada seninle hemfikir olmakla beraber marie'yi
guzel, jack'i uyuz olarak adlandirmani kiniyor ancak bunun karsi/hem cinslere bakisimizdaki olagan biyolojik farka dayiyorum. marie'de bir erkege kusel gelen biseyler olabilir tabuu ama dizinin en kuseli ninadir nina kalacaktir. ayrica jackten olsa olsa uyuz diil bayilinasi adam olur.

sevgili zehriye:jack tabikin de yakisikli bir kardesimisdir benim bahsettigim sadece son bolumlerde agzina musallat
olmus olan o garip bususmedir marie de bir erkege kusel gelen bircok sey var emin ol yani ninanin kalbimisdeki yeri ayri yani onu bu seriden saymiyorum onun saltanati gecen diziydi bak yillarin ninasi bi jacki olduremedi gordun mu

ebuşirret dımdızlakoğlu\konya:acep jack musluman mi? yoksam tum esas adamlarin namaz niyaz saatlerini bilmesi zorunlu mu? kate "dua" der demez saatine bakip haydin arkidesler toparlanin namaza gidiyorus demesi caiz mi?

pek değerli ebuşirret kardeşim: jack in dinler konusundaki engin bilgisi beni hayrete dusurdu dogrusu, bi de cek adamin ne giydigine kadar sormasina ragmen adamin sac rengini sac uzunlugunu sakal biyik kil tuy gibi seyleri neden sormadi, amerikada cok az sayida mi siyah giyimli uzakdogulu insan var, biz orayi yillardir yanlis mi tanidik?

ayrica olay yerine -ucagin dustugu yere- sorusturmaya gene milyonlarca polisten hiçbirinin de ölülerle ilgilenmemis olmasi da eshef vericiydi dogrusu
24'de hortlayan kadin nefreti:
yimmid?tün daha ilk b?lümünden beri izleyicilerin dikkatini cezbeden nokta bu seride bir oncekine gore daha az oranda bir kadin nefreti bulunduguydu. ilk bikaç bolum boyunca bir kadinin yaptigi en kotu sey olmekti. ama ne zaman iflah olmas ispikci ama ne kadar kotu ve suçlu olursa olsun guselliginden birsey kaybetmeyen nina ortaya cikti iste o zaman biraz tatmin olur gibi olduk. Nitekim nina bir basina on sirret gücündeydi, ?te yandan jack'in kizi gerzek kim -ki onun bir onceki seride biras olsun akillica olan davranislarina sahit olmustuk zaten ilk bolumden sonra hayatta kalabilen (neredeyse iyi olmasina ragmen) ender kadinlardan biriydi, ama gormeyeli cok deismisti kim, once babasina olan guveninini kaybettigini ve aradigi sevgiyi küçük ve çirkin, kendisi gibi sarişin bir kizcagizda buldugunu sanmistik ama sonradan ?rendik ki kimin arayip da buldugu sey sevgi degil belaydi, ve kim içindeki anlaşilmaz insanlik sevgisi ve babasina karsi cikma ve sorun cikarma güdüleriyle los encilisi hallaç pamugu gibi atmayi basardi, tabi bunu yaparken beyaz kuşaklı melez müzisyen agzinda bakla islanmayan sevgilisi miguelin de yardimlarini unutmamak gerek, "jipte yangin çikarip bi polis ?ldürmek gercekten cok iyi fikirdi cocuklar tebrikler."
bunun yaninda başkanin yanaşma karisi şerilin ortaya cikisinda da bir bokluk olmasi gerektigi taa en bastan belliydi, her ne kadar senaristler "bakin siz simdi bu kadindan bi kotuluk bekliosunuz ama ?le olmicak" seklinde bir taktikle bize yillarin şerilinini inek sütü diye kakalamaya calissalar da, tecrübeli yimmid?t izleyicileri olarak o kadinin kesinlikle iyi bir insan haline gelemeyecegini biliiyorduk.-dimi?-
bunun yaninda gecen seide oldugu gibi her boka burnunu sokup işleri kariştiran kadinlar da unutulmamisti, zavalli kiz kardeşinin müstakbel damat adayi sefgilisine ve babasina güvenmeyen kate elinin hamuruyla erkek isine karisarak az daha kendini ?ldürtüyordu,ama tabi bir kadin oldugu icin kendini degil zavalli bir kiralik dedektifi oldürttü. kate'in marifetlerinin bununla kalmayacagini ümit ediyor, ilerleyen b?lümlerde jackle yaşayacagi maceralarda kendisinden daha fazla sorun ve karisiklik bekliyoruz, belki jack le evlenirler -ayyyyyy cok da yakistilar birbirlerine iki uyuz-
bunun yanida dizinin en ?nemli bombasi da sarisin, süt beyazi tenli ve dizinin basindan beri mütemadiyen aglamasi ve safligiyla hic süpe uyandirmayan dizinin en güsel kizi marie -burada bakire meryeme de bir gonderme yapiliyor sanirim- hanimkizimizin bütün bu yenilen boklarda parmagi oldugunu ?renmemiz oldu. senarist bu konuda seyirciyi bir nebze olsun kandirmayi basardi ama bizi -nasıl bu b?lümde melek yüzlü seytanlarla kandiramadiysa- ilerleyen b?lümlerde masuniyet bombalari ve g?zyaşlarıyla kandıramayacak. yasasin paranoyak toplum, büzük agizli jack bauer ve onun ?lüm kararini verirken sürekli hapsiricakmis gibi olup bi turlu hapsiramayan yumusak kalpli baskan palmer.

Pazar, Kasım 16, 2003

spikerler falan nie hep ayyildizli millilerimiz diyolar?
ayyildizli olmayan millilerimiz mi var?
-metaforik olarak ayyildizli olmayan birçok millimiz var da spikerlerin onlari dusunerek konustuklarini sanmiyorum-

Perşembe, Kasım 13, 2003

ve hayalini kurar bulutlu bir günde hizli islak yürümenin
derse bile düsünür ki 'ah evet kurmustum ama kurdugum kadar degil ki güzel'
kurmussa bile belki bir zaman, yürürken güneºli bir gunde yorgun agir demez ki 'ah hayalini kurmuºtum ben bunun'
güneşli bir günde yorgun ağır yürürken güneşli bir gunde yorgun agir yürümenin hayalini kurmaz kimse.
görüyoruuum görüyoruuum
az da olsa sayfamin üzerinde kimin neyi arattigini görebiliorumm
mesela sindi orda calexico ve death cab for cutie yazio yani onu aratmislar demek ki
burcu da da mustafa ve kaya yazio
sindi farkettim bunu ben ve sevindim biras da olsa.

Çarşamba, Kasım 12, 2003

kısa senaryo:PATATES
virittin bay:evsher g. & tüku k.

-hmmmm tamam
patates

-patates..
karbonhidrat deposudur..

-nası yani o kadar karbonhidrat nası sıgıyo ki kucucuk battisin icine

-ne kadar olduğunu söylemedim ki
söyle sen kimsin ve ne istiyosun

-bana cok acil protein lazim
en yakin protein deposu nerde söyle

-et balık süt yumurtada
çek şu silahı benden korkman için bi neden yok

-bana numara yapmaya kalkma tamam mi burda soruları ben sorarım

-ellerini kaldır..
FBI

-hey kahretsin napıyosun lanet herif ben gizli polisim

-peki gerizekalı ben FBI sen gizli polis biz kimin peşindeyiz

-sayende az önce gözden kaybettigim kacak proteinlerin peşindeyiz, daha doğrusu peşindeydik. simdi o silahı bırak arkani don ve ellerini başının üstünde birleştir.
korkma zarar vermem dostum..

-bunu soylemistin zaten

-sen kimle konuştuğunu zannediyosun..
ajan hantır bu adamın sicilini getirin bana

-ajan hantır öldü adamim

-lanet olsun..
adamlar silahlı..
ben arkadan dolaşıyorum.

-onlar bizden

-öyle mi seni aşşaalık herif..
peki neden adamlarından biri kanlar içinde yerde yatıyo............

Pazartesi, Kasım 10, 2003

ay yeter
sabah elektrik makinalari sardiktan sonra aliskanlik oldu sanirim
sarmadigim bisi kaldi mi bugun bilmiyorum.
kirmizi kafali küçük bir karinca miydi neydi eskiden okudugum bir kitapta, semih balcioglu olabilir ama olmayabilir de üç isimli bi adamdi sanki pitircigin türkçe versiyonu gibi biseydi ama dandikti ama guseldi okurken ama sanki bi sekilde hissetmistim buyuyunce bana dandik gelecegini, ufacik boyumla da nasi boyle seyler dusunmusum hayter bana.
büyüdüm ama pitircik dandik gelmio bana, yine olsa yine okurum pisman degilim

Cumartesi, Kasım 08, 2003

uzun uzun cok uzun süren bir internetsizlik döneminden sonra yine blog sahalarına geri dönmüş bulunuyorum arkadaşlar.
gülben ergen videosu kisvesi adi altinda desktopuma intikal etmiş bulunan adi dosyalar bir türlü ordan çikmak bilmediler ki halen de bilmiyorlar ama pireye kızan yorgan yakar misali madem desktoptan internete giremiyorum ben de laptop alirim o zaman dedim ve da aldim yani oh be rahatladim vallahi.
Mareo
MAREO: rare; uncommon
People of your personality type should visit:
www.life-blood.cjb.net


What would your Japanese name be? (male)
brought to you by Quizilla

Perşembe, Ekim 16, 2003

skin son albümünü ilk sarkiyi yapip biraksaymis da olurmus yani? belki o kadar da degil ama nerdeyse öyle.
simdi metroda bi yürüyen bir de yurumeyen olmak üzere iki tur merdiven var dimi evet.
peki simdi aslinda esasinda bu iki merdiven de ayni isi goruyor dimi evet.
peki simdi bunnardan bozulabilecek tek merdiven olan bürüyen merdivenler bozulunca böle insanlar önce ona dogru yonelip sonra bozuk oldugunu gordukleri anda hayatlarinda muhtemelen hiç yapmadiklari kadar hizli karar verip neden dier merdivenlere yoneliyorlar? yani dürüyen merdivel dürüyemio die ondan yukari cikamasmiyis yoksa tam ortasinda birden yurumeye baslarsa abondone mi olurus eer öleyse calisirken birden durur korkusu nie icimisde yer etmemis bakiyim?
simdi bazi dikkatli okurlarimis gürleyen merdivenlerin basamak yüksekliginin dier merdivenlere gore daha yuksek oldugunu ve ordan cikmanin daha zor oldugunu iddaa edeceklerdir ama sonucta enerji ayni enerji yani E=mgh , ayrica degisik metro istasyonlarinda farkli gun ve bu gunlerin farkli saatlerinde yapmis oldugum arastirmalar bana sunun gosterdi ki o vazgecen insanlarin bunu yaptiklari surede iki merdivenin farkli oldugu gerceginin kavranip "ay evet egrcekten de tükürmeyen merdivenlerden ciksama daha az yorulacagim sanirm." kararinin verilmesi turk toplumunun sosyopsikolojik ve bilissel yapisi gozonune alindiginda -simdi alamicam- mumkun gorukmuyor. bu da bize gosteriyor ki bu isi yapan her 1236 insandan 2583475893 tanesi bunu sürü psikolojisine baglli olarak yapiyor. bunu biliyorum. bunu biliyorum çünkü ben de öyle yapiyorum. ama artik öyle degil artik gözüm açildi artik her istasyonda bas bas bagirip insanlari yönlendirijem yeni bir harekete önayak olucam. vay bana vaylar bana.

Pazartesi, Eylül 29, 2003

yimmidötte bu hafta: almeyda bir punduna getirip masonu yoldan bana bi kilo baklava al diye cevirir ve nükleer silahtan fellik fellik kacan adami radyoaktivitenin göbeene salar, bu yaptigi mason'a reva midir, adam o kadar da kötü bi adam midir ve ona bir haftasi -ya da belki de bir gunu- kaldigini bildiren görevli ne kadar da soguk kanlidir, ve mason o radyoaktif maddeyi soluduysa nefes alip verirken onu da vermiyormudur? görevlinin de bi haftasi kalmamismidir ve eger öleyse bunu ona kim söyleyecektir.

kim neden bu kadar baglanmis oldugunu hala annayamadigimiz kizi fellik fellik ararken kiz tabi ki hemen iki dakkada tecavuzculerin -kesin onlar da müslümandir- eline dusmustur. küçük kiz sozkonusu oldugunda baska zamanlarda zerre güvenmedigi babasi aranir, jack durumu toparlar ve carol halasina gidmesini söler. tabi ki bir onceki sezondan az da olsa gerizekalilik mutasyonuna ugramis olan kim -yine- polislere guvenerek yarim saat sonra patlayacak olna ctu'ya yönelir.

jack allem edip kallem edip bi sekilde baskana ulasir ve ctu'dakilerin -orda oldugunu bilmedigi kizi dahil- bi kisminin hayatini kurtarmistir, fakat dikkatimizi ceken bir nokta sütten agzi yanan jack'in neden yoordu üfleyerek yemedigidir, eski jack'den daha bile atilgandir. bu noktada jack'in terörist arkadaslarina da yuh demek istiorum adamin kafasini kesti getirdi diye iki gunde adami hemen ekibe alip sonra da ezik telefoncuyu elinden kaçirmasindan süpelenmeyen teröristi nabim ben.

baskanin sinsi adami erik ise yine is basindadir, illa medyayi haberdar edecektir illa askeri isin icine sokacaktir ama amaci nedir yani ne istemektedir bomba patlasinmidir, yoksa onun da mason gibi bi haftalik -ya da bi günlük- ömrü mü kalmistir, eger öleyse neden böle siksok islerle urasmaktadir.neler oluyor bizedir?
bu haftaki bolume gecmeden önce iki not:
1. yimmidöt aslinda gercek zamanli dizi degil, sekanslarin bitiminde ki zamanlarla bi sonnakilerin basladigi zaman aynidegil bakin. her böleüm 3-4 dakka desen bi saat eder yaaa.

2. jack adamlari ctu'yu havaya ucurmamalari gerktigine ikna etmeye calisrken wald'in sag kolu olan adam "ugrasma jack bombalar yerlestirildi bile" diyor ama öleyse adamlar o garaj gibi yerde neden bomba hazirliyorlar ve koca cantalarla onu iceri sokup yerlestiriyorlar, eger bombalar icerdeyse neden onlari disardan batlatmiyorlar?
yimmi dötte geçen hafta:
clara -adini hatirlayamadim önemsiz bi kadin zaten kesin ölür bi ara, o piskopat adamin karisi- bu ne lan böyle ne biçim paketlemisin bunnari kiriyim mi lan kafani senin haaaa orospuuuuuuuu
-kim teyze cok korkuyorum gitme hep animda kal beni kollarina al
-ay tabi yavrum benim de sana hemen kanim kaynadi öl desen ölücem yani nie böle oldu ben de anlamadim ama hadi gel kaçalim

-jack bak seni olayım göbegine helikopterle birakioruz wald'a hemen ulas söndür su bombayi hadi yigidim.

-meraba gençler ben geldim.
-sen kimsin ulan
-jack ben tanimadin mi
-tanimamazliktan geldim , sen bisi hapse sokmamismidin. öldürün bunu
-dur bak sana bi hediye getirdim cok beenicen.
-o ne
-sizin sahidin kafasi
-vaaooww simdi gözüme girdin iste ama wald tuvalette beklicen biras.
(normal metodlar artık jack'i kesmemektedir onun yerine o baska insanlarin kafalarini kesmektedir)

(kadin danisman):sayin baskan basin killaniyor su herif bisi haber yabicak bak cok kotu bakio
-bana yollayin onu kapida da cellatlar hazir beklesin bu sefer kimseye acimicam.
eric: baskan ya hadi ya medyaya haber verelim nolursun bak cok guzel olucak ya
-kes sesini eric.

dizinin ismini hatirlayamadigim gusel sairisinlarindan daha gusel olani evleniyordu ve dieri adamin adinin riza ve kendisinin müslüman olmasindan killanarak avukatini arar, pasaportunu calip cikis tarihlarini kopyalayarak -o kadar kisa zamanda nasi yaziosa o tarihleri- adama verir, bi yandan da kizkardesine bisi caktirmamaya calismaktadir ama riza durumu çakmistir.

wald'a ulasamayan jack ortalikta takilmanin yollarini aramaktadir bu esnada ortamdaki ona killanan tiplerden birine sararak kavga cikarir ve adamin bilegini kirar ancak ne tür bir boka battiginin farkinda degildir.

bombaya ulasilmasindan umudu kesen mason -ki kendisinin daha onceleri de jack'e bilimum uyuzluklar yaptigi bilinmektedir- ctu'dan apar topar kacmaya calisir, almeyda durumu anlar ama koskoca mason'u da durdurumaz.

yeni ekibiyle wald'a ulasma planlari yaban jack adamlarla neresi oldugunu bilmedigi bir yere bolba goturmektedir, bu yerin ctu oldugunu ögrendigi anda suratinin aldigi pembeye kaçan mor tonunu synali gunes goslukleriyle bir nebze olsun gizlemeye calisir.
yimmi dötte bu hafta:
ya simdi böle yazinca da anlasilmicak, ben bu haftayi gorunmeyecek bi yere yazim sonra gecen haftanin kicina eklerim.
yimmidötte geçen hafta -yuani dünkü pazar degil de ondan önceki- :
hmmmm. pffffff. tsssssss.
hatirlayamiorum, yani aslinda biras bisiler hatirliorum ama gecen hafta mi bu hafta mi oldugunu hatirlamiorum. iyisi mi önce bu haftayi yazim önce, o zaman geriye kalanlar gecen hafta olmus demektir. eheh.

Salı, Eylül 16, 2003

günün psikopat şarkısı:

Tom Waits - Cemetery Polka
merhaba sevgili ev hanimlari,
bugun knor lezazet ve zerafet kulübünde tarçinli sütlaç yabacagiz
(neee tarçinli sütlaç mi? anne gel gel)
tarçinli sütlaç için gerekli malzemeler:
4 bardah süt
1 paket knorr sütlaç karışımı
1 tutam tarçın

çüş artık yani marketten o paketi alinca üzerinde de yazıo zaten nası yabılıcagı. bi de böle kasıla kasıla "bugggün de darrrrçınlı sütlaç yabbacagiiiz" demio mu, al bi kazan sütlaç ağzına tık.

merhabalar,
bugun otistik aşçılar klubünde ağzınıza layık bir çin yemeği yapacagiz
bunun için gerekli malzemeler:
bir kutu çin yemeği

yeteri kadar kaynar suyu kapagini daha önceden açtığımız çin yemeğinin içine koyuyoruz ardindan kutunun içinden daha önce çıkarmış olduğumuz yağ ve baharat karışımlarını bunun içine döküyoruz.
işte çin yemegimiz hazır. ne kadar pratik degil mi hanımlar?

Pazartesi, Eylül 15, 2003

i am a former special agent jack bauer who have lost his wife on the longest day in his life, and this will be the second longet day in my life

yimmidötte bu hafta:_aman tanrim çok tehlikeli psikopatlar -müslüman yabalim da hem 11 eylüle gönderme olsun hem de biras daa sansasyonel görünsün- losencılısa acayip süper tehlikeli nükleer baslikli bomba koymuslar hayatta bulamicaz galiba herke ölücek (ama bizde büsürü yok mu bunlardan? kes sesini).
-Sayin baskan biliyorum bi önceki dizide ezdiginiz oglunuzla palamut avindasiniz ama cok önemli bi durum sözkonusu, en az sirret kariniz kadar tehlikeli bi durum yani öyle söyleyeyim.
-tamam hemen geliyorum -oglum tut su çuprayi ben bi gidip geliorum- sakin araya orduyu sokmayin ben hemen varsayimlardan yola cikarak bütün o ortadogu ülkelerinin baskanlarinin agzina sicicam alo sen ortadogu baskanimisin cabuk kapat o terörist kamplarini ben amerikayim asarim keserim döverim
-yok gardesim bizde kamp mamp siktirin gidin.
-neeeüüü ne demek lan yok siz benne dalga mi geciosunus zaten gecende yaptirdigim ortadogu masaji da bozuk cikmisti mahvedicem ulan sizi.
-aman iyi be ne bok yicekseniz yiyin üf sIkIldIk artik

Olayin jack le bi alakasi var -olmali daha dogrusu yoksa dizi olmas ama jack nerde onu bulun geitirin.
-kim! kizim neden benden sogudun böle ayip degil mi kicimi yirttim sizi kurtaricam diye aa
-baba baba anlamiosun annem öldü üzügünüm cok ben, çirkindi himbildi ama annemdi iste o benim, artik hayatimi bebek bakiciligina adayacagim bu konuda kariyer yabmayi dusunuyorum ayrica halen saykotik babalar ve güzelvucutlubebekbakicisi fantazisi konulu bir arastirma üzerinde calismaktayim.

-cek nolur geri dön bak ctu seni beklio karpuz kestik hadi
-yok anam ben gelemem böle seylere biraktim diorum kardesim raatsiz misiniz
-alo cek ben baskan, büyük baskan, bana bak cabuk ctu'ya git cekmiyim kulaklarini
-aman baskan yaman baskan tavam tavam gidiorum.

-noluyo burda nedir olay
-böleböle sölesöle cek hadi cek
-bakim hmmm pffff tsss yok yok valla bna göre degil
-cek bak ben eski dostun almeida yarragini yiyim yabma etme yavsagin oliyim geri don
-bi saniye almeyda benim bi gidip karizma cekmem gerekio arabayi da yanlis yere parketmisim zaten, ben kendim isteyince dönerim tamam mi kocum
-peki cek

-nıaaa geldim iste cabuk su adami bulun geitin bana
-ama cek o adam tanik koruma programina kayitli nasil yabariz bunu
-mason sana gicigim zaten gecen diziden benim tepemin tasini attirma çakarim haaa
-uln bn senin agzznn
-efendim
-tamam tamam geliyo tanik
(daaaaan)
-jack nabtin ulan tanigi vurdun
-sikerim tanigi ukalalik kaldiricak halim yok jack'im ben yeniden dogdum kimseye acimicam artik. bombayi da ben koydum zaten nihahahahaahhahaaaa
hava beni sigur ros'a çekiyor yine.

Cuma, Ağustos 15, 2003

bir de burda içki ucuz
çok ucuz.
burada caddeler genis anne
burada yollar uzun
burada binalar büyük anne
burada insanlar yaban
burada yagmur yagiyor agustos ortasinda sokaklara annneee
genis sokaklara
burada memleket uzak memleket bir damla yas gözünde annnnnnnneeaaaaa
ve taharet musluklari sicak bir rüya, bokunun bir kismi hep götünde
burada insanlar tembel
burada insanlar fakir
burada insanlar hirsiz anneeoo
burada fiyatlar ucuz annne
burada alisveris kebap
burada tutmuyor dacia'larin freni anneeeeeeeiiiiiii
burada her an bir ölüm her an bir dogum
dogum günüm 3 temmuz annnneeeeeeaaaaoooo
çok güsel notlarim var beniiiim
çok basarili bi insanim beeeeeenn
götüm çatladi o notlari alana kadar ama olsuuuuuun
simdi çok güseller onlarrr
heyhöthhödödööö
aa 7 gün mü olmus cok ayip valla hic de farketmedim o kadar oldugunu. ya bu arada ben bi anda simdi gecen yazi istedim bilimorum böle ev ev gezmek olimposa gidmek komün olmak istedim.
pirpirpirpir uçusur kelebekler
renk renk kanatlari dogayi süsleeeer
yani aranip bulunma konusunda hiçbir basari gösteremedigim yetmiyormus gibi günlük vizit sayim da 4e düsmüs ki bu beni derinden yaraliyor.

Cuma, Ağustos 08, 2003

ya ben dönem basari notlarimi gormek istiyorum ama artik son gunuunde yani nie bana bu aciyi cektiriyolar zaten sinirlerim bozuk ya gormek istiyorum ben bu donemde neler basarmisim basardiklarimin nota dokulmus hali nedir ne degildir, iki harfle ifade etmek istesek nasi ederis bunlari bilmek gormek ve hatta mümkünse özümsemek istiyorum ama gelim gorun ki olmuyor, benim karni tok sirti pek hocalarim aciklamiorlar notlari illa deadline'a birakiolar. O raporlari benden gunu gunune isterken iyidi degil mi sayin wasistanlar. yeter artik zaten sinirliyim istanbul mistanbul demicem kalkip gelicem, ama gelicem de nolucak ki, kim onlarin yere onbes beton çivisiyle çakilmis tahtlarini yerinden oynatabilir ki? hangi gafil -ay gafil degildi- hah çilgin çilgin, hangi çilgin onlara zincir vuracakmis, hangi münasebetsiz onlari cuma saat 5 olmadan örencilerin itiraz etmelerine minimum zaman kalmadan notlari ilan etmek zorunda birakacakmis sasarim.
allah onlari bildigi gibi yabsin.
yada nuran ablanin dedigi gibi: allah onlarin müstehakini versin.
ya olmuyoiste kimse aramiyo kimse bulmuyo beni bulunamiyorum rasgele arayisilarin bulunan güççüh pirensi olamiorum, boz bir atin salladigi hoyrat kuyrugun çarptigi sinek olamiorum, olim ama ya nie olamiorum?
yani o kadar azim dapip cepten nete girip netten bloga girip blogtan böle uurasa uurasa blog yazmisim, dirim kukusuna girip msg atimsim, yok yok yok.

Salı, Ağustos 05, 2003

bi de meger o sisko cocuk böle bi ünide öretim görevlisi dünyayi daha iyi ve güzel bi yer haline getirmek ve evrensellik için calisan bir bilim adamiymis. ama olsun.

peki beni sinirlendiren ne?
beni sinirlendiren hiç yoktan varolmus ve varoldugu o azicik hiçyoku'da katlederek tamamen suni bir dünya ve beyinleri ve paralariyla o dünyayi pompalayan sisko koltuklar yaratan, kendi beyinleriyle yetinmeyip kendini ayri ve özel kabul ederek soyutladigi dünyanin dört bir yanindan beyin ithal eden ve bu beyinleri sisko koltuklarla besleyen, onlara beyin tarlalari kuran, parayla herseyin satin alinabilecegini sanan ve bunda da haksiz cikmayan bir toplama pazarinin, içi çürük yumurta kokan, degersiz, snob, sisko koltuklarinin kendilerini bu basarinin -bunun bir basari olmadigini idda etmiyorum zaten- bir parçasi gibi görerek "küçük daglari amerika yaratti, ben de götümde kocaman bir pompayla amerika'da yasiorum param ve bokumla onu besliorum, demek ki küçük daglari ben de yarattim, yasasin amerika yasasin kablolu tv" felsefesiyle hareket etmeleri daha ötesi bununla, bunun merkezinde yasamalari.
ay yazdikca sinirlendim ama oh iyi oldu raatladim valla.
emperyalizm dedim de aklima geldi: geçen gün amerika'da sokaktaki bi takim sahislarla röportaj dapiolar iste bidibidi ülkesi NATO'ya giricek ne diosunus falan die soruolar -sanki sokaktaki amerikalinin çok sikindeymis ya da amerika-seklinde-dünya bazli fikirleriyle bu konuda çok süper yorumlar yapabilirmisçesine-, parantez içinde biras kopya vermis oldum ama neyse iste soruolar falan, 1948 kilo agiriligindaki bi yagiz amerikan delikanlisi da su sekilde ceap verior: yani simdi aaaamm -ilgi toplamaya çalisiyo ama aslinda bu beyninin yavasliginin kabizlikta maddelesmis hali- yani iyi bisi tabi bu onlar açisindan -saniyorsun ki o ülkeyle ilgili güsel bisiler sölicek 'gelisirler kalkinirlar bidibidi'- çünkü yani biliyorsunuz ki amerika dünnanin en güçlü ve en büyük ülkesi yani bigibigibi" bundan sonasi çok önemli degil. Yazida etkisi farkedilmeyen bu cümleyi gerizekali öyle bir kendine güven öyle bir kabullenmislik ve öyle bir "buzatenbütünkitaplarinilksayfasindayaziyorbendemercimekbeynimlebunusorgulamadankabullendimamaaslindabunormalçünkübengerizekaliyim" havasiyla söylüyor ki kafasina bir orangutan geçirmemek iºten deil.
sanirim bu cümleyi bu kadar sinir bozucu yapan bir baska sey de onun kismen dogru olmasi, ama dogru olup olmamasi da önemli degil zaten beni sinirlendiren de bu degil.
ben de amerikanyalilarin faydalandiklari kampanyalardan faydalanmak istiyorum ben de 49 sente dvd almak bi laptopda 200 dolar kar etmek 30 pizza yiyip 1 pizza parasi ödemek istiyorum. bunlari yabmak için illa emperyalistmi olmak gerekior yahu?
siteye geliyorsunuz, girip girip çikiyorsunuz, birseyler görmeyi yeni bir yazilar böle bir renk bi sekiller görmeyi bekliyorsunuz, belirli beklentiler içerisindesiniz, BEN DE ÖYLEYİM KARDESİM BEN DE BEKLENTİLER İÇERİSİNDEYİM,
geçen gün siteadd yabib sayfami search enginelerin hizmetine açtim, ki bugun bi hafiza aratan bi amnesia aratan gelsin görsün okusun kendini yalniz hissetmesin, ama nolduysa olmuyor, ya kimse bisi aratip gelmiyor yada ben göremiyorum, NEDEN ARATMİYORSUNUS KARDESİM NİYE Bİ ALLAHİN KULU DA KALKİP YAHO MOHO GOGIL MOGIL YAZIP DA HAFIZA KAYBI ARATMIYOR NIYE KIMSE MERAK ETMIYOR HA? NIYE DIYORUM? EGER ARATIYORSA BEN NIYE GOREMIYORUM HA? NIYE GOREMIYORUM DIYORUM?
yani bunlari soylemek biras yazip rahatlamak istiyordum sanirim oldu.

Çarşamba, Temmuz 30, 2003

Electrical machines 1 çikti !
Aldiniz mi? Almadiniz mi salak misiniz? Giris gücü çikis gücü motor mili. Ne mili var ki baska? Deniz mili. Salak misiniz? Petekler petekler. Faik Mergen Faik mergen. TT’si var çok zengin siknde degil hiçbisi. Nurdan güzelbeyoglu tanimam etmem, TT’si yok sanirim. acaba güzel bir beyin oglu mu yoksa hayatini beyoglunu güzellestirmeye adamis bir insan mi? Peki güzel olan bey mi oglu mu? Salak misiniz? Petekler itü ari bal çaliskan arilar bal yapar çiçeklere konarlar. Ben nereye konucam. Kendimi nereye kondurmaliyim. Giris empedansi. Çikis empedansi diye bisi yok zaten. O giristen bakilinca görülen empedans demek. Her yerden bakinca ayni degil demek. “abi bu empedans nerden baksan 23452 ohm eder.” Karnim zil çaliyor nerde tat konserve, bidirbidirbidir iste tat konseeerve, hemen aç hemen ye tat konserve. Yol vermek kolay degil kaçiriverirsin motoru çok aglarsin, ölürsün bile üstünden kaçarsa. Frenlemek lazim bi de azitiyolar yoksa. O da kolay degil direnç bagla. Endüktans bagla. Reaktans, endüktans, süseptans, kondüktans, empedans. İsimleri birbirine yakin seçelim ki çocuklarin kafasi basmasin. Babaogul insaat, babaogul insaat avcilar’da, babaogul insaat.
Reksan reklam sundu.

Salı, Temmuz 29, 2003

bu hafta neleri unuttum:
"aa sunu da unuttum bunu da unuttum hahah ne salagim onu da unuttum" diye düsünüp bloga yazmaya karar verdigim herseyi, bir anda, umarsizca.

ve bunu bloga yazmayi bile.
otobüste giderkene böle ösellikle o mavi halk otobüslerinde ters tarafa oturunca böle gözlerimizi her yarim saniyede bir yeni bi seye odaklamaya çalisinca 2 dakika sonra insanin elinde yorgun göz kaslari ve abuk subuk kelimeler ve görüntülerle dolu bir beyin kaliyor.
ama yine de elenceli bisi maksat zaman geçsin.
nie bisim imamimiz ezana siddetli bir girisle "allayüekber allayüekber" die -biras pelltektir de kendileri- baslayip sona biras sakinlestikten sonra "hayyalelsalaaaaa" kisminda camiden firlayip kafamize inecekmis gibi k?pek ulumasina benzer sesler çikariyor?
sonuna dogru da sesi kisildigindan midir nedir böle acikli bogaz hiriltilariyla acinasi bir ambians olusturuyor, bir an için "ulan bi seccade alip iki rekat kilsam mi bisiler adamin içi parçalanio" die düsünmekten alamiorus kendimisi.

ezan k?pek ulumasina o kadar çok benziyor ki ezan okunurken k?pekler ulumuyor.
yasli teyze: orta kapiyi açarmisiiiiin?
müavin ve yolcular bi agizdan: orda düüme var teyze ona basican bak.
söfer: süs olsun düye koymadih o dügmeleri orayaa hagghhkktt tu.
müaven: süs olsun diye koymadim ben o dügmeyi oraya, süs olsun diye koysaydim daha güzel birseyler koyardim, çiçek gibi.
kafalar:karistik.

kissadan hisse: her muayenin içinde duyarli bir dekoratör, kafiyeli bir sair ve sIkkIn bir yaraticilik yatar.
saat öleden sona 5,30 olmus ya da 630 olmus yada yediye çeyrek falan kalmis. ortaköy'de arnavutköy'de bebek'de veyahut daha ilerilerde baska bir yerde oturuyorsun. biliyorsun ki aksam olmus oldugu için ortaköy'de ve bebek'de igranç tarfik yigilmalari var. diyosun ki "ulan suradn bi tekne kalksa gitse valla bayilirim 5 milyon da olsa giderim".
ve ne oluyor oluyor, evet orda üsküdar teknelerinin kalktigi yerin hemen önündeki otobüs duraksal seyin hemen önünde -ki üsküdar teknelerinin kalktigi yerin hemen önündeki otobüs duraksal sey olmasi itibariyle hemen önünden üsküdar teknelerinin kalkmasi gerekiyor- azicik önünde yani hafif saginda falan iste orda bi tane tekne var ve içindeki adam boaz boaz die bagiriyor. bosa bagirmiyor, sana bisiler annatmaya calisiyor. iste hayallerin gercek oldu hem de 5 milyon falan diil bi milyon, degmes mi?
peki sen bilirsin.

kos hadi kos kalkmadi daha.

Cuma, Temmuz 25, 2003

semtimizde çok degisik bicimlerde tezahür eden kat çikma yöntemleri var.
simdi bi kanun sebebiyle sanirim çatilarini böle göge bakan demir uçlari seklinde dizayn etmis olan evlerin artik bir catiya sahip olmalari gerekliligi ortaya çikmis.
ama her zaman degisime ve farkli çözümlere aç olan semt insanlar bu isi de zevkli ve elenceli bir hale getirmek için birbirinden sirin yollar bulmuslar. bu yollardan en ilginç iki tnaesi ise sunlar:
alttan aldim üste koydum acayip ekonomik oldu yöntemi: bu yöntemi uygulayabilmek icin daha onceden gecekondu olarak tasarlanmis ve ardindan mimari mucizelerle apartmana dönüstürülmüs olan evinizin derme çatma da olsa bir çatiya sahip olmasi gerekmekte. ilk etapta çatinizi bozuyorsunuz ama malzemeleri sakin ama sakin atmiyorsunuz, daha sonra üste istediginiz kadar kat çiktiktan sonra asagidaki malzemeleri söküp söküp yukariya takiveriyorsunuz. muttesem degil mi?

içten içe kodum katlari yöntemi: kanuna göre evinisin tepesine çati yapilacak deniyor ama bu çatinin hangi irtifada olcagi belirtilmiyor. bu sebeple siz de önce apartmaninizin -ki onu çok seviyorsunuz caniniz o sizin- çatisiz halinin en tepesinden yaklasik 5 metre yüksege bir çati yabiyorsunuz ve ardindan mahallelinin saskin bakislari arasinda en üst katla çati arasina yeni kat veya katlar yapiyorsunuz. artik en üst katiniz en üst kat degil. onun yerine daha güsel ve daha yüksekte olan yeni bir en üst katiniz ve fazladan bir 50 bin dolariniz var. kebapsiniz.
blogger meshebine yani katilan bir sahsi bildirmekten mutluluk duyarim: bilincini yeni kaybetmis olan nesliyan hanim kizimiz bundan böle soldaki linkle ulasabilinecek yeni sahifesiye ve birbirinden güsel intihalleriyle karsimizda olacaktir.
allah tamamina erdirsin.

Salı, Temmuz 22, 2003

Barquentine'in Groan Hanedan1'na olan fanatikçe bagliligi canlilara, Hanedan'in üyelerine karsi duydugu ilgiden çok daha güçlüydü. Kontes, Fuchsia ve Titus onun için imparatorlugun kan kirmizisi zincirindeki birer halkadan baska birsey degillerdi. Önemli olan zincirdi, halkalari degil. Önemli olan kutsal tozla kapli o uçsuz bucaksiz demir zincirdi, onu olusturan canli metal degil. Onun saplantisi düsüncenin kendisiydi, somutlasmis hali degil. Sicak bir haklilik denizinde, baglilik arzusuyla ilerliyordu.

Cuma, Temmuz 18, 2003

the darkness: kendilerine queen'i örnek aldiklarini biraz sonra anlayacagimiz bu grup ancak biran may'in dizkapagi kadar güzel bir müzik yapabilme kapasitesiyle tarihe damgasini vuruyor. sarkini basinda hafai bi queen havasi sezdikten sonra solistin pipisini görmemizle beraber bu fikrimizden biras vazgeçer gibi oluyoruz, ancak ardindan saga sol kostururken üzerinde görülen böle sirti yildirim isaretli -queen'in hanki klibidi hatirlamiorum ama o iste- uzun robumsu seyi görünce süpelerimis yeniden canlanir gibi oluveriyor, zaten sesinin inceliginden falan killanmadik degil ama bi de iyyyk iiyyyyk die sesini maksimum inceltip maksimum aci vermesiyle beraber görüsümüze daha bi siki sarilmaya basliorus ve son olarak solistin dünya üzerindeki en komik ifadelerden biriyle aslinda öne çikik disleri olmamasina ragmen agzini öne büzerek bize inanilmaz derecede igrenç ama frediden özenildigine emin oldugumuz öyle bir bakis atiyor ki tamam diyorus, sadece tamam diyebiliyoruz.

Perşembe, Temmuz 17, 2003

günün gereksiz gruplari kösesine hosgeldinis:
the polyphonic spree:2347 tubaci 349879 saksafoncu 23 gitarist ve 698479 solistten olusan bu minimalist grubumus kliplerini mejburen otobüs minibüs gibi hacimsel doyum saylayabilecek tasitlarda ya kirlarda ve hatta bayirlarda yabiorlar, daha zayif ya da daha az görünmek amaciyla ise ortalama bir yunus büyüklügündeki vücutlarina ortasi kesilmis beyaz çarsaflar geçiriyorlar. Yunus büyüklügünde olan sadece esas elemanlari da o yuzden mi sürekli onu görüorus yoksa yunus büyüklügünde olduklari için onlari görmek zorunda kalip da onlari grubun esas elemanlari mi saniyorus bunu bilemiorum.
grubun bir dier nacizane özelligi de genelde bu tip -onlarin yabtigi daha dogrusu klibi üzerinden konustugumus solcir görl adli sarki- sarkilarin sonunda duymaya alistigimis grub üyelerinin gaza gelip hüaaöö zohoooo seklindeki bögürtü efektleri burada sarkinin basindan itibaren baslayiveriyor ve sonuna dek bitmek tükenmek bilmeyen bir tempoyla devam ediyor.
klip binbir görsel detay ve komiklikle dolup tasiyor, 20sinin birden ayni kadraja sigdigi bi görüntüde altta tombik sakalli bi amca resmen bögürüyo falan yani büsüü simdi burda saysam bitmez. bu kadar yeter size daha "the darkness" yazicam.

Salı, Temmuz 08, 2003

-heirate mich! hei! hei! hei!
-noluyo burda halay mi çekiyosunuz?
-yok sarki sölüorus
-hmm, ne dioki sarki böle bögrünüsden sölüosunuz
-evlen benne dio
-allah allah iyi bari
-heirate mich! hei! hei!

Cuma, Haziran 20, 2003

bugun kendi kendime çok gusel ozdeyis dabtim:
benim için kötü müzikten daha dinlenemez bir sey varsa o da sIkIcI müziktir.

erol ramazanogklu dinnerken olustu bu düsünce kafamda.
çok süfer saane doomgünüm olucak
isallah yani

Perşembe, Haziran 12, 2003

dinneyelim öörenelim kösemis güncellenmekle kalmadi aldi basini gitti yani
yaza girmemis vesilesiyle bi iki sarki disinda genelde elenceli parçalara yer verdim ya da belki ben vermemisimdir de onlar "yer verilmes alinir" deyyu almislardir.
baya bi tom waits biraccik da queens of stomach kösesi oldu, olucak artik o kadar.
bi de donnie darko serefine hemen sesvagonundan bi sarki çaktim.

yerini bilmeyenler için orda solda taaa en altta bak hah orda iste aferim.
odama büsürü deginsiklik yabtim yani eklemeler de diyebiliris sok güsel cekmeceli raflar sonacima daha büyük çekmeceli dolaplar aldim aferim oldum, posterlerimi astim yeniden duvarlara ve odami geçici bir süre için yalitma görevini üstlenmis olan pempe foamboardlara, sevdiceim çin böreeem çinli lamba aldi bana böle yakiorum onu kipkirmizi oluyor yani bildiginiz gibi degil.
yaz geldi bahar geldi çok sicak hava erimesel bir düzeyde, içimdeki proteinlerin yumurtalastigini hissedebiliorum, tatile gidmek istiorum.
sefgili günseli;
çok ihmal ettim seni zon zamanlarda farkindayim hatta aazina siçtim diyebilirim ama demicem, sen de boksun sonuç olarak yani, ama çok yogundum falan iste büsürü büsürü isler vardi falav filav amaaan sana mi hesap vericem yazmadim iste alla allaaa.

Cuma, Mayıs 16, 2003

ayrica az önce bahsedilen zeki çevik ve ahlakli insan bir süredir bana süppüz bisiler hazirlamakta ve ben bunu bilmemekte ve çildirmaktayim artikin.
çinli kocaman lambam var artik yek onu yakinca odam çok seksi oluyo, burcu aldi ki kendisi de en az bu lamba kadar seksi olmanin yaninda lambadan çok daha zeki yetenekli ve tatlidir.
j'aime cafe beucoup'mus. aman iyi, iyi ki bi francala biliosun yani. ben senin almanca gramer hatalarini düzeltiyomuyum? düzeltiyorum dimi? e tamam iste.

Perşembe, Mayıs 15, 2003

ne kadar güzel hava ne kadar ne kadar mutlu.
je m'apelle avsar. je suis etudiant. J'aime beucoup cafe. Je fais du tennis. je suis horoz.

Çarşamba, Mayıs 14, 2003

turkuaz reklaminda küçük kiz yasli adami sanirim macka'da itü'nün önünden karsiya geçiriyo ama sonra hisar tarafinda deniz kenarina geliyolar. ee? reklam detayi iste canim alla allaaa.
acaba kiz adami sahile kadar olan bütün karsilara geçiriyo mu? yoksa bi çesit dimension door açip onu oraya mi çikariyo, yeterince turkuaz içersek biz de mineral bazli bir dimension door açabilirmiyis?

Salı, Nisan 29, 2003

az önceki yazida kullanarak türk edebiyatina kazandirmis oldugum yeni teknige konturpiye -tdk önerisiyle afal teknigi- adini vermek istiyorum.
afferim yani sana. valla bravo. ne desem ne sölesem az sana. bunuda yaptin ya sonunda bana artik diyecek birsey bulamiyorum sana. iki hafta oldu dimi? ondan önceki hafta iki sinav bi ödev yapmistim, ruhum karanlik bier bunalimin pencesinde kivraniyordu. Sonuna gelmistim artik. Beynim iki haftalik sinavsiz ödevsiz filmlerle dolu mutlu ve umutlu bir iki haftanin heyecaniyla kipir kipirdi. Ama sen ne yaptin, kapadin. iki hafta boyunca neredeyse her gün her gece kötüydün ve iliklerime isledin bütün umutlarimi yerle yeksan ettin. ve bundan hiçbir rahatsizlik duymadin. Ha bugün ha yarin derken sana bakip biraz umutlanirken yine tersine döndün yine hayallerimi kirdin.
ve simdi, sanki bütün bunlari yapan sen degilmissin gibi alabildigine yogunken ben sinavlarim ödevlerim derslerim bilimmum islerim varken önümde bana gülümsüyorsun, içimden o gülümseyisi alip götüne sokmak geliyor. Benimle bu sekilde dalga geçmeni kaldiramiyorum artik gerçekten, çoktan siktirip gitmen gereken zaman gelmisken hala buralarda bir yerlerdesin ve olabilme ihtimalinle içimi sIkIyorsun.
kötü hava senden nefret ediyorum ve artik defolup gitmeni istiyorum ve artik ben senin dengesizliklerinden, kalin giyinip pismekten ince giyinip donmaktan biktim, yerini iyi havaya birakmak için de bu kadar igrenc bir zamani seçtigin için de tesekkur etmek istiorum.
allah belani versin.

Çarşamba, Nisan 16, 2003

simdi atlayip ben bi kosu gidsem long island'a filed day'e ihya olsam,arinsam gelsem ne güsel olmas mi?
ne güsel olur.
simdi nicole adli bi hanim kizimiz sitemise girmis gesmis görmüs beenmis ve dirimkukusuna bir ileti eklentilemis; ve fakat akilma takilmis olan bi sur var ki o da nicole'ün yazanlari nasi okumus oldugu.

Pazartesi, Nisan 07, 2003

mysterious
You have a mysterious kiss. Your partner never
knows what you're going to come up with next;
this creates great excitement and arousal never
knowing what to expect. And it's sure to end
in a kiss as great as your mystery.


What kind of kiss are you?
brought to you by Quizilla

Salı, Mart 25, 2003

yani mesela simdi allahin boktan mahsun kirmizigülünün üzerine eminem kiyafeti giymis gibi duran bir sesle seslendirildigi ve çocuk ruhlu bir kiralik katili okyanusta yürüyüse çikmis bir deve kadar basariyla canlandirdigi dizisinde adam istanbuldan kayseri'ye gidiyor,15 dakka falan sürüyor bu, yol boyunca birçok farkli birçok farkli sekilde çekim yapilmis, belli ki ugrasilmis, renkler görüntülerf falan hos, yani baska bi filmde görsem aa bak urasmis adamlar aferim falan bile diyebilirim ama bütün bunlar mahsun ellerini göklere kaldirim "bebegimbenim" klibinden firlamis bi hareket yapana kadar deam edior. yani yaziktir günahtir gibi gelio bana bilmiorum.
ve türk televizyonlari görüntü yönetmenligi ve filtre kullanimini kesfeder;
ilk olarak yillar önce x-files özentisi, özentisi bile degil aslinda direk taklidi, mavi dosyalar miydi neydi (sizce bu olay neden mavi büroya verildi? -çünkü böyle sikintirik islere saran bi enayi biz variz,tööbe tööbe) iste öyle bir dizide görmüs oldugumuz mekan seçimi görüntü yönetmenligi ve filtre kullanimina verilen önemden sonra bugune kadar bu konuya neredeyse hiç deginilmemis olmasini o zamanlar yapilmis bir yanlislik olarak yorumladiktan sonra bugunku en dandik aga konak ve bilimum töre dizilerinde sarinin en samsarisindan mavinin en mapmavisine uzanan renkler, farkli film ve kamera kullanimi, ayakdibinden, dag basindan ve bilimum abuk açilardan yapilan çekimler, degisik kamera hareketleri ve fotografvari görüntü seçimleriyle yakalanan degisim ve gelisim rüzgarlari gözlerimi yasarttigi gibi, özcan deniz'den mahsun kirmizigül'e oradan da yavuz bingöl'e uzanan abuk bir skaladaki oyuncu ve konu seçimleriyle olusturdugu akillara ziyan tezatla da beynimin en minik kivrimlarini minciklamaktadir.

Pazartesi, Mart 24, 2003

sevgili göt;
o kadar bunaldim ki herseyden, herseyden degil aslinda derslerden. Durup durum sürekli bunu söledigimin de fakindayim ama her seferinde bu sefer farkliymis gibi gelio ve simdi de o yüzden bu sefer farkli. Ben niye okuyorum ki bu bölümde neden bitirmeye çalisiyorum ki, bunu bitirip bu meslekle ugrasicakmiyim? Eger evetse mutlu olabilecekmiyim? hayir. Egere hayirsa peki tekrar en basa dönüorus, sorumuz neden? Ama birseyler okumadan da mutlu bi hayat süremem gibi geliyo, karsima birden bir is çiksa mesela ve ben kendimi tamamen ona verebilsem, desem ki "evet ben bu isle çok zengin olamam ama çok mutlu olurum biraccik da param olur, gerçekten ugrasirim cabalarim, basarili olurum falan", çok ütopik tabi ama bunnar geçio aklimdan, yine de bilmiorum birseylerden vazgeçmek o kadar da kolay degil benim için, bir de sirf ben degil zaten.

Cuma, Mart 14, 2003

adamin biri bi gün otururken: aa swallow whole, swallow hal ahahah ne komik film yabalim bunu demis para bok gibi tabi harcicak yer arliolar hemen gidip salak bi film yabmislar, aferim yani iyi bok yediniz töbe töbe.
bininci kisi zoynopmus valla sevindim yabanciya gitmedine, ama nasi yabmis acaba azim yabib beklemis mi yoksa öle 999 görüp ziplamis mi, bu konuyu da açikliga kavusturmasini bekliorus.
bir nükleer santralden yoksun -oldugunu düsündügümüz- yurdumuzda aslinda istanbul teknikmeknik üniversitesinde bi nükleer bidi vardir ve de yeniden faaliyete geçmistir. Bu faaliyete yardimci olanlardan biri de fakültemizim asistana benzemeyen -asistan dedigin çirkin olur asistan dedigin uyuz olur falan- asistani emre erkindir aferimdir çok nükleer bir insandir. Bütün bunlarin yaninda beni endiseye sevk eden bütün bunlar degil, nükleer bidinin yanindaki ana okul kapisinin adinin nükleer kapi olmasidir. yani simdi bu cok tehlikeli bisi yani ya o insanlar -disardakilar yani- yannis anlarlarsa bunu yani mesela nükleer diye o kapidan girmezlese ya da mesela kizip nükleere o kapiyi patlatirlarsa nolucak, yazik degil mi o kadar nükleere sokaktan mi topluorus biz bunlari
ya da bide mesela biras reklam yabsak para kazansak "türkiyenin ilk nükleer kapisi ilk kez ve sadece istanbulteknikmekniküniversite'sinde" falan desek insanlar gelse görse, metin uca sabahlari "türkiyede güsel seyler de oluyor sayin seirciler" dese insanlar elele tutussa hayat bayram olsa mesela diorum ben zevzek kafamla.
ay bini geçmisim oley bana, oley size hepinize, beni sizler yarattiniz canlarim.

Salı, Mart 11, 2003

üf ne güsel hava ama soguk hava ama ne güsel hava ama evdeyim ben ama ne güsel hava aslinda çikabilirim disari ama nedir bu baslanmis basiret ve nasil kirilir bir anda ki ne kadar da güsel hava.
dilini türkçe seçmeme ragmen blog yazarken asagidaki postlar böle çince harfler ve ktularla dolu çikio, acaba bi anlami var mi bunlarin yani mesela "hi" yazio sonra bi harf gelio bi de sonunda"si" var yani demek ki "çbi" çince de bir anlam ifade ediyo.
hiçbisi yabamiorum bosluk boslugu getiriyo daha çok üsengeç oluyo insan, aman ne gusel bol bol bos zamanim var büsürü sey yaparim die düsünüyosun ama yalan oluyo. demek ki neymis isleyen demir paslanmazmis
daha önce bir sinava son hafta,son gün ya da son saat çalisip girdigim olmustu, derslere biras girdigim için hiç çalismadigim, ya da sadece kopya yazip girdigim de olmustu ama çalismayi erteleye ereteleye son güne son saate kadar çalismayip sabah erken okula gitmeye bile üsenip kopya bile yazmadan öyle dimdizlak bir sinava girdigmi hiç hatirlamiyorum, acaba bu bir seferlik birsey mi yoksa ders kirmak gibi zamanla kronik bir sorun haline dönüsecek bir sorunsal mi?

Pazartesi, Mart 03, 2003

hic hatirlamiyorum olmus muydu böyle birsey, evet belki bir kere, çok aglamistim, çok hiç aglamadigim kadar ama o daha mi kötüydü bilemiyorum simdikinin anisi taze belki ondan, ama ellerim titrememisti sanirim, kollarim uyusmamisti, belki o kötüydü bundan, ama simdi bu var ve bu kötü. neyiz, nerdeyiz, neresindeyiz bilemiyorum. olamayacakmiyiz ki peki hiç?

Cuma, Şubat 28, 2003

geriye dogru gerindigimiz zaman sirt bölgemizde özenle alt alta dizilmis olan omurlari esnetmek suretiyle birbirlerinden ayirmaya çalisiriz bos bir çabayla. aslinda bos bir çaba degildir bu yani yeterince ugrasirsak onlari birbirinden ayirmayi basarabiliriz gerçekten ama bu bizim sagligimiz açisindan pek saglikli olmaz, ve sagligimiz açisindan saglikli olmayan seyler neredeyse sagliksiz sayilabilecek seylerdir. Bu sebeple az önce bahsettgimiz geriye dogru gerinme hareketi sirasinda omurlari fazla zorlamamak sagligimiz açisindan o kadar da sagliksiz olmayacak ve hatta bizi rahatlatacaktir bile. bir gerinme nelere kadirdir öyle degil mi sayin maus pedi? iste bu gerinme sirasinda omurlar birbirlerinden ayrilmak istemediklerinden kelli Led Zeppelin'in Babe (bebek,yavru domuz) sarkisindaki "ay nov ay neva neva neva" (3:34) kismindaki nevanevaneva çigliklarina yada "ooooooohhhhh" (3:46) haykirisina benzer çigliklar atacaklardir, tabi bunnar vucudumusun içinden geldigi için biz onlari deisik frekansta kitirtilar olarak duyariz, ya da öyle duymak isimize gelir -nasil robert plant çok fazla çiglik atinca sesini kesmek isimize geliyorsa-; sonuç itibariyle bu çigliklar -kitirtilar- az sona vücudumuzun -vahdet- raatlayacaginin bir habercisidir, ulaktir, mesihdir, "who's that rising? -John the revelator."dir ("hiss olm hilmi kim o yükselen lan? -revalasyoner con abi çok feci bi eleman kendisi aman karisma çarpar valla".
yani esas olarak sölemek istenilen sudur ki vücudun raatlamaya ittiyaci vardir ve bu deisik,çok deisik veyahut ekistirem deisik yollarla yapilabilir. Bütün bu yollardan tek tek ve çoklu olarak geçmis olan bir insan olarak bloggerinizin size önerebilecegi en iyi yollardan biri budur. yapin yaptirin.
zübeyirin notu: jimmy page istanbul konserinde keman yayiyla gitar solo atmisti, aslanim cimi sana da bu yakisir.
hasangül'ün ceabi: nie ki yani abartilicak bi yani yokki bunun düpedüz manyaklik valla. zaten hiç güsel de olmamisti.
dermeçat'in son noktasi: babe güsel sarkidir abi ben bunu bilir bunu söylerim.
michael camillo dinnedim bu aksam kanli canli? nie grammy vermediler yani yuh demek istiorum, çok muhterem bi üçlü kendileri bana kalirsa.
nora jones'da büsürü grammy aldi ama almaliydi zaten, hatta hareketi seven blog okuyuculari bu ablamizin sarkilarini edinerekten onun o gusel sesiyle kendilerinden geçebilirler, geçmeyebilirler de, edinmeyebilebilirler ve hatta sevmeyebilirler bile, öylesine özgürler yani.

Perşembe, Şubat 27, 2003

sevgili folluk;
neden sadece grip olamiyorum ben, yani ööle burnum aksin birazcik atesim falan çiksin olmuyor mu?
o kadar bunaldim ki soru sormak bile istemiyorum.
kIs depresyonu mudur dolunay bIdIsImIdIr gençlik bunalimimidir her ne boksa geçsin artik bitsin artik yoksa ben biticem sonunda.

Pazartesi, Şubat 24, 2003

nedir bu kadin dusmanlii? yani akilli kadin kotudur, kotu kadin akillidir, ii olan kadin salaktir, salak olan kadin iidir sonunda hepsi cezalandirilmalidir mantii? nie onune geleni sakkada sakkada olduren nina teriyi oldurmedi hemencecik? mrs palmera ne ii oldu ama
di mi? kadin akrep miydi acaba? peki nina gercekten drazenlar icin calismio muydu, yoksa sadece jack onu oldurmesin die mi ole soledi? peki nina gercekte kimin icin calisio? peki senator palmer baskan olabilecek mi? palmer jrlarin velayeti kimde kalcak?

bunlar da 24 izleyicilerinin akillarinda cavaplanmadan kalmis sorular.
24’teki kadın dehşeti;
Teri Bauer (“I’m special agent Jack Bauer and this will be the longest day of my life”in karisi): Belanin önde gideni, önce kaçirildi sonna tecavüze ugradi, sona karninda mi rahminde mi ne tümör çikti sona hamile kaldi, sona salak salak agladi Jack’e adamin konsantrasyonunu bozdu, sona kizinin içinde olduu araba uçurumdan asagi uçunca inip asagi bakmak yerine hafizasini kaybedip iki alakasiz adamin daha ölmesine sebep oldu, en son ana kadar salakligindan ödün vermeyerek eses hainin kim oldugunu bile annayamadi, sonunda da öldü, iyi de oldu.
Özet: Çirkinsen, çirkinliginin farkinda degilsen, etrafta igrenç kisa saçlar ve 234827 yillik kusmuk küpelerle dolasiyorsan kaybetmeye mahkumsun.

Kim Bauer (“I’m special agent Jack Bauer and this will be the longest day of my life”in kizi): Bir süre annesiyle ayni salaklik seviyesinde ilerledi, sonra toparladi biras arabadan atlamayi falan akil edebildi ama sonra polis yerine slaalk uyusturucu saticisinin evine gitti, tutuklanip kim oldugu anlasilip ctu’ya dandik bi araba ve hiyar bi polis esliginde götürülürken “ya arkadaslar ben bugün iki kere kaçirilildim havaya uçan bi arabadan disari atladim daha güvenli bi yol yokmuydu?” diyemedi ve yine kaçirildi. Sonra kurtulmak için çabaladi kahve numarasini iyi akil etti su altinda nefes falan tuttu son anda paçayi kurtardi.
Özet: Teri gibi bir kadinin kiziysan yapabilecegin fazla birsey yok ama allahtan yari kismin “I’m special agent Jack Bauer and this will be the longest day of my life”a çekmis de biraz güzel ve zeki olmayi basarabildin. Aferim sana.

Sherryl Palmer (Karizmatik Zenci Senatör David Palmer’in karisi): İgrençligin önde gideni, 24 saatte adama yapmadigini birakmadi ordan girdi ordan çikti adami mahvetti sürekli bikbik konustu kafasinda, adama karsi planlar falan yabti, sirettlikten sirretlige kostu, Palmer’in danismanini ayartip adama kur bile yaptirtti (ama David yemedi koçum David), en sonunda adamin elli kere yapma dedigi seyi yapti adami dellendirdi (ama david’in canina tak demisti artik, david siktiri çekti yürü be david).
Özet: Sirretligin de bi sInIrI var karsinda koskoca David Palmer var (aslanim David), sen kendini ne saniyosun üstelik çirkinsin, git baska yerde öl.

Nina Myers (“I’m special agent Jack Bauer and this will be the longest day of my life”in is arkadasi, eski sevgilisi, ömür törpüsü): Canim Nina süfersin sen çok da güzelsin ayrica, onca sene CTU’da çaktirmadan saklanmayi basardin, jack’le birlikte bile oldun bravo valla, Jamey’i öldürüp aradan çikardin, son ana kadar da Jack’i iyi idare ediodun ama sonuçta dizinin esas adami oydu, ama Teri’yi öldürdügün iyi oldu.( ayy salak Teri düsündükçe sinirleniorum)
Özet: İste güzel ve zeki bi kadin, bir yerde elbet patliycakti ama yine de hayatta kalmayi basardi. Sonuç olarak Jack’in ev biçok kisinin hayatini mavvetti.

Jamey (Köttebek): Dizinin erken saatlerinde hayata veda etti ama zaten daha fazla yasayamayacak kadar çirkindi. Yine de ölene kadar ortaligi biras karistirmayi basardi.

Adini hatirlayamadiklarim

David Palmer’in Asistani: Yillarin David’ini bastan çikarmaya çalisti, Sirret Sheryl’in karsisinda fazla bisi yabamazdi ama gidip de David’le konussaydi böle olmasdi, sonunda kovuldu iste.

David Palmer’in dier Asistani: Önce gidip karsi tarafin tetikçisiyle beraber oldu sonra polislere “tavam ben size yarim edicem” diyip adami karnindan biçakladi, jack’in basina büsürü is açildi, gerçi hayatta kaldi ama ölmesi gerekicek kadar da çirkin degildi zaten.

David Palmer’in kizi ya da oglunun sevgilisi: Tecavüze ugramaya çalisip Palmer’in ördeksil oglunun basina is açti, tabi ördeksil oglan da hiyar oldugu için bütün sorunlarla Davip ugrasmak zorunda kaldi (oylar David’e).

Jack’i arabasina alan sarisin kadin: Jack’e azicik yardim etti ama son anda Jack’i satip federallere kosunca faydadan çok zarar getiriyodu az daha. (Jack olm örenemedin mi bu kadin kismisina güven olmas).

CTU’nun temizlikçisi: Bi özelligi yok ortada öyle salak salak dolasirken öldü, allah taksiratini affetsin.


Bu arada bütün olaylarin çikis nedeninin Jack’in Victor Drazen’i öldürmeye çalisirken yannislikla öldürdügü kizi ve karisi olmasi da senaristin dizideki kadin faktörünü ne kadar özenle bezediginin bir baska örnegi olsa gerek. Tesekkürler Jack, tesekkürler Palmer, tesekkürler diziyi ölerek terkederek bizi çirkinliklerinden kurtarmis olan bütün kadinlar.

Pazar, Şubat 23, 2003

thirteen
You're #13. You've been my favorite number since I
was a wee kid and read an interview with Glenn
Danzig where he sounded stoned and rattled on
about there being 13 stars on a flag because
there were 13 members to a coven. Eeek.
You're dark, but you have a sense of humor
about it.


Which of my favorite numbers are you?
brought to you by Quizilla

bütün testlerde burcuyla ayni çikmak beni korkutmaya basladi artik, ki yukardaki sadece küçük bir örnek emode'un en manyak ayrintili testlerinde bile ayni çikioruz aa.

Salı, Şubat 18, 2003

bu sekil bi kis beni karsi konulmas bir nefrete sürüklemekte. Hiçbisi yabamiorum islerim aksiyo, sinirlerim tepeleniyo, 6. viteste giden bir ferrari hizinda esen rüzgarin sesi insanin moralini bozuyo, nerde bahar, nerde nisan mayis aylari gevser gönül yaylari, nerde yesil yabraklar nerde kara topraklar.
bi MOSFET'e ters gerilim verildiginde bi bok olmas çünkü MOSFET'i yaban amcalar (yada tanrI) bu tür salak durumlar için onun içine bir diyot koymuslardir, ki bu o amcalarin (ya da tanrIlarin) zeki ve türkleri taniyan amcalar (tanrilar) oldugunu gösterir. Ancak gelin görün ki MOSFET'le hemen hemen ayni isi yaban IGBT adli nacizane device'in içinde öle bisi yoktur yani kisi bir IGBT'ye 30 voltluk bi ters gerilim vermek isterse o IGBT'nin onu IGBT yaban özelliklerinin kaybolmasi sonucuna da katlanmalidir, hassasve delikanli bi devicedir IGBT, öle ters gerilimlere gelemez, gerilir pörtler. Peki MOSFET'in içine diyot koymayi akil eden yüce rabbim IGBT'yi nie böyle ezik yaratmistir? bu kainatin hiçbir zaman bilemeyecegimiz sirlarindan biridir. bununla yasamayi ögrenmeliyis ve bir IGBT'ye hiçbir zaman ters gerilim uygulamamaliyiz.
dün ilk ders kirisimi (siftah) yabtim ve bu kirisi maça kizinda gösterdigim mütüs performansla (1 kafa, bes el sıfır çekme ve totalde 18 puan) süsledim. Hemen bugün de ikinci kirisimi yabtim zaten, bi yirmi milyonu bozdurunca nasil biterse hemencik, ders kirmak da öle bisi, bi basladin mi gerisi gelior, ama kendime gelmeliyim doparlanmaliyim olmas böle. belki de olur, ama olmazmis gibi davranmaliyim çünkü böyle olmas.
bütün yaralar iyilesmeye mahkumdur.

Çarşamba, Şubat 12, 2003

ve sonra iste, gerindi uzun uzun, artik birseyler yapmaya baslayabilirdi.

Pazartesi, Şubat 03, 2003

masada sararmaya çalisan bir elma vardi, tuvalete gitmesi gerekiyordu, o hiçbirsey yapmadi. Disarda kararmaya çalisan bir hava teypte ölmeye çalisan bir ses vardi, yasamaya devam etmesi gerekiyordu, o hiçbirsey yapmadi. Beyninde ondan kurtulmaya çalisan düsünceler, gözlerinde onu rahatsiz etmeye çalisan bir aci vardi, herseye yeniden baslamasi gerekiyordu, o hiçbirsey yapmadi.
O kadar agir olur ki gece bazen o kadar karanlik olur ki gölgeler korkmazsin bile artik. Sadece huzursuz bir karin agrisi kalir geriye gözlerini kapattirmayan sana. Ne uyuyabilirsin ne yataktan kalkabilirsin. Yüzlerce kilo agirliginda bir yorgandir üzerinde sIkIntI, hiçbirsey yaptirmaz sana, sadece tüm yogunluguyla yasamani ister kendisini, hiçbir seyden emin olamamani hiçbir seyi anlayamamani hiçbir seyden umutlanamamani ister. Çogu zaman sana upuzun ve beklenmedik seylerle dolu gibi görünen hayatin bes dakikalik monoton bir senaryoya dönüsmüstür artik ve bu duygudan kurtulmanin hiçbir yolu yoktur; 10 saniye sonra okulu bitireceksindir, 20 saniye sonra evlenecek ya da evlenmeyeceksindir, 30 saniye sonra çocuklarin olacaktir ya da olmayacaktir, 40 saniye sonra 50 saniye boyunca tekdüze ve zavalli bir yasantinin pençesinde aci çekeceksindir. Sadece birkaç dakika kalmistir ölmene. Uyku ölüme esdegerdir artik; ikisi de çok yakindadir ama ikisi de gelmez.

Cuma, Ocak 31, 2003

i hope you’re waiting for me
cause i can't make it on my own

uzaklarda bir yerlerde beni bekledigin yalanina, varsayimina, ihtimaline inanmak bekledigimden ve göründügünden daha sakinlestirici benim için;
simdi yaptiklarim, yapamadiklarim, basarilarim, mazeretlerim, kuskularim hep sana yönelik, böyle yatisabilirim ben ancak, suçlayabilecek birileri olmali hayatimda hiçbir suçu olmadigi halde. Kahveyi döküp bardagi suçlamak gibi.
Birseylerin de gerçekten benim suçum olabilecegi, bazi basarisizliklarin da herseyden bagimsiz sadece benden kaynaklaniyor olabilecegi gerçegini kaldiramam ben. Ve sen bu yükü omuzlarimdan alabilecek en ideal seysin, sadece bir idealsin, üzülmezsin aglamazsin, kirilmazsin ve en önemlisi hiçbirsey için beni suçlamazsin.
Senin suçun iste bütün bunlar, hepsi sen olmadigin için oldu hepsi sen bitmedigin için bitti. Hepsini sen yapmadigin için yaptim, bir gün dayanamayip çik diye saklandigin yerden, ama ordasin iste hala, hala yoksun. Gerçekte oldugunu bile sanmiyorum, sadece varolabilecegin gerçegiyle yasiyorum.

Perşembe, Ocak 30, 2003

antalya perge'de ben yolun ama böle normal bi yol yani cok genis degil sagi solu çalilik falan ama baya yol yaya yolu iste böle iste öle bi yolun kenarina çömelmis siçan bi kadin görmüstüm. sonra heralde toparlanir falan diye hem de gidebilicegim baska bi yol olmadigindan hem salak kadinin teki yürümek için yapilan bi yolun kenarina siçmaktan utanmiyosa ben niye yürümekten utaniyim diye düsündügümden hem de yani heralde beni görünce falan toparlanir falan diye düsündügümden yürümeye deam ettim.
baya da yasli bi kadindi yani böle kapali falandi biras. ben yürüdüm kadin siçti, kadin siçti ben yürüdüm; yanindan geçip gittigim son ana kadar kadinin siçmayi birakip gidecegini yada gizlenmeye falan çalisacagini düsünüyordum ama böyle birsey gerçeklesmedi, sanirim kadin bu hareketine çok normal bisimis gibi deam etmenin en akillica sey olduguna karar verdi ve belki de öyleydi, bu manevrasiyle beni o kadar sasirtti ki hiçbisi yabamayip ööle yürümeye deam ettim.
aslinda belki de en iyisi oldu yani ne o benim yürümeme engel olmus oldu ne de ben onu siçmasina. sanirim çok bilge bi teyzedi kendisi. vay be sindi yazinca farkettim ne kadar akillica davranmis oldugunu. ne teyzeymis.
sefgili günnük;
sence ben yazdiklarimin beenilmesini umursuyomuyum?

sevgili jack;
evet.

sandale günnük;
ya aslinda umursamiyorum gibi ama yani begenilmek istiorum yani tabi beenilmek hosuma gidiyo ama direk beenilsin die yazmiorum ama yine de derinlerde bir yerde illa ki vardir böyle bir duygu yani o zaman yeterince özgür degilim ben öyle mi?

sevgili jack;
kölesin sen.

sedyeli küllük;
amaaan uyuz. iyi, bok ye sen. bi daa bisi diyenin.
günnük karanlik yine gece, gece de aydinlik mi olur diyceksin ama olur evet bazen mesela dolunay olunca ama bazen öyle olur ki ay yokken bile apaydinlik olabilir ya da bu geceki gibi isikli bir karanlik içinde. o zaman iste o titrek isiklara takilir gözün neye baktigini ya da ne aradigini bilemezsin karanlik mi uyusturur seni acaba yoksa o karanlikta daha da güçlü parlayan isiklar mi? neden geceleri daha çok bakarsin disariya daha az sey göründügi halde? gizli olan her zaman daha çekicidir degil mi? sen o yüzden etek giymis bir kizi çiplak bir kiza tercih edersin, ama bazen bilsen de gerçekte ne olduklarini -nasil her gün günes dogunca görsen de orada olanlari ve aksam baktiginda biliyor olsan da karanliktakileri- her kararisinda yine bilmemek istersin yine unutup yine merak etmek ve dalip gitmek karanligina sadece senin için parlayan isiklarin.

Cumartesi, Ocak 25, 2003

sefgili cibinlik;
neden normal seylere sinirlenemiyorum ben. neden normal seylere sinirlenip de "aha sen de bunu yaptin götkafali" diye kizamiyorum. nie olmuyo? nie içimde kaliyo?

sevgili jack;
bu senin normal biri olmamandan kaynaklaniyor olabilir.

sevgili günnük;
senin amina koyim ben.

sevgili jack;
iste bunu kastediyordum.
hayatimda hiçkimseye karsi kasitli olarak ciddi bir kötülükte bulunmadim ama buna ragmen iyi bir insan degilim ben.
ben de fotograf çekebiliyorum, daha da güsel çekicem hem de.

Cuma, Ocak 24, 2003

bir sigurros sarkisi gibi yasamak isteyebilirdim. mesela flugufrelsarinn olabilir. böyle sisli ve sakin dalgasiz bir denizde bir yelkenlinin üzerinde nereye oldugunu bilmeden gitmek gibi, ya da mr. vertigo'daki sekliyle uçabiliyo olup hersey yukardan bakmak istedigim kadar yüksege çikabilmek isterdim, önce belli belirsiz bir ses olup sonra bir melodiye dönüsmek, uzun sürmek isterdim, nerden geldigim anlasilmasin sözlerim sadece anlamak isteyenler tarafindan anlasilsin isterdim.
sanki sonsuza dek sürecekmis gibi bitmek isterdim.
burcu olan tutturdu da tutturdu fotoraflarini çekicem diye, iyi be dedim al çek hadi çabukol isim var.

çok güsel oldu galiba ya, güsel çikip çikmayacakari sorunsalinin yaninda basli basina pek gusel bir eylemdi genel olarak, yemek de güseldi tabi. canim burcu benim.

sonra bi de basladi yok ben senin fotorafini cektim sen de benim odami toplicaksin. tööbe töbe. asil sen benim odami topla. hayret bisi.
fIsfIslI tablet eet eet fIs fIs, atiorum suyun içine böle önce dipte biraz debeleniyo sonra yogunlugu sudan az olunca yukariya cikio orada igrenç bir sekil aldiktna sonra tamamen eriyo ama eger fisfisli suyu hemencecik içersen o zaman dibinde kalan azicik su, azicik olmasina aldirmadan fisfislamaya deam eder. iste hayat da böle bisi.
(fisfis terimi için degerli dermatolog nill merchandiser'a tesekkürlerimi bi borç bilirim.)

Salı, Ocak 21, 2003

kayitlar yine enrjimi sömürdü bu dönem, derslerin yaninda ayri bir dayaniklilik testi kayit olmaya çalismak bilgisayar basinda oturup sürekli ayni ekrana bakmak, neyse bitti galiba

Cumartesi, Ocak 18, 2003

geceden mi yorgunluktan mi yoksa gerçekten mi?
sevgili jack;
uyu sen.
çok uzun süredir ilk defa beynimin alabildigine yavas çalistigini hissedebiliyorum. umarim bütün bu düsünceler o yavasliktan dogan yanlis elektrik sinyalleridir, umarim sabah uyaninca farkli olur, umarim sabah uyaninca geçer, uf ne umuyorum ben ya, günnük bisiler yab.
düsünsel düzensiz olan degisimin önde gidip bayrak sallayani olmus. çok sansasyonel sekspirvari bir ilüzyon olmus . sahane.
ya tepkili günlük;
sölemiyim diyorum ama...
sölemiyim.
ya ama...
uf nese amaaaan.
canim gece güsel gece yorgun gece bitkin gece.

Perşembe, Ocak 16, 2003

sevgili mumluk ya;
bes gün evde oturup dört kilo almak mümkün mü ya?

sevgili jack;
mümkün.

ama sefkili rünlük;
alinan bu dört kilonun birini disarida geçirilen bikaç saat içerisinde kaybetmek mümkünnü?

sevgili jack;
saçma ama mümkün.

sengülü gümbik;
allah senin müstaakini versin emi, ne soguk seysin sen öle.
ders çalisamamaktan dolayi içimde tasidigim son pismanlik kirintisini da kaybetmis bulunuyorum hiç umrumda degil artik valla oldugu kadar nabim.

Pazartesi, Ocak 13, 2003

kandirik olan sitesinde fiziksel degisiklikler yabmak gibi boyundan büyük isler yabmis. aferim yabmis, iyi yabmis.
ayrica hasta olan 2342836 dakika sonra golle tanismis.
mesela ben ralph fiennes olsadim "the end of affair" filminde oynicaktim ve canimin içi julienne moore'la sevisicektim çok mutlu olucaktim. ama diilim. yani ralph diilim mutsuz degil.
ya da elim sakalimda oldugu süre boyunca sakalimda degil de seyimde olsaydi eminem olucaktim. ama degilim.
iyi ki sakalim var.
"dinneyelim ööretmenim" standinin kenarina kadin vokallerle yilbasi süsü yabtim çok sempos oldu.

ya ben de kim ne aratmis bulmus örenmek istiorum ama ya olmuyo.
günün tavsiyesi: final ya da proce teslim -özellikle proce teslim- dönemindeki mimarlara fazla yaklasmayin, yemek tarifi sormayin, arkasina yastik koymaya çalismayin, "nasi gidio?", "zor tabi", "bi bu kaldi dimi simdi?", "takma kafana ya", "neyse hadi kolay gesin sana" gibi seyler demeyin, bisi dicekseniz bi anda söleyip kaçin, ya da daha iyisi hiç sölemeyin.
basim çok sIkIsInca gelecekle ilgili çok güzel planlar yapiyorum ama o an için hiçbisi yabmadigim için olmuyo böle. sonra o dönem geçince de o planlari uygulamiorum, bazi seylerden vazgeçebilite oranim oldukça yüksek.
uzun zaman oldu yazmayali, o kadar tutamiyorum ki hiçbirseyin ucundan, yapmayi çok istediklerimin bile. bu depresmenin en mütis belirtilerinden biridi dimi, ama diilim depresyonda, sanirim, öyle miyim? yok yok degilim canim hiç mi depresyon görmedik.
ay sevgili günnük var ya allah seni inandirsin bugun hiçbisi olmadi ne sIkIcI günmüs bu böle yau. insan azicik dise dokunur bisiler yapar dimi yok yay kiçini otur, 3 günde 4 finale ben giricem çünkü.

Pazartesi, Ocak 06, 2003

merhabö sayin bingildekler;
bugün "müzüklerin efendisi" bölümümüzde size tanitmayip uyuz ediceemiz albüm "the gotan project" ya da dier bi deyisle "da gotaaan brocIkt" ya da halk arasindaki söyleyisle "aa turkuaz reklaminin müzüü diil mi lan bu nIohooa"
böle yolda yürürken otobosta giderken falan dinneyip mutlulukla dolabilceginiz türden hos bir füzyon dalgasi, bir antiasit sentezi bir sürrealisim bombardimani. güsel bi albüm, reklamlarda kullanildi diye kötü dicek halimiz yok. Koskoca Haydn bile reklam müzüü olduysa yani ona da kötü mü dicez? demicez tabi.
aa hilmican birak evladim o mitokondirlerle oynamayi aksam izgara yabicam onnari ben. ama anne ya yeni bi tez üzerinde çalisiorum çok saane bilim adami olucam, dolaptan bi sise sitoplazma alabilirmiyim? sIçtIrtma deneyine baban gelicek birasdan yemegi hazir olmayince nabio biliosun. Sen bilimadami olup sürünücen diye biz aç mi kalicaz? git bak içeri, gudubetnaz'a mantidan artan apandisit kenarlarini vermistim onlarla yab ne yabicaksan. Ya ama anne ya apandisitle nasi çalisiyim benim mitokondriye ittiyacim var, engelleniorum bu evde ya yeter ya. Salak hilmican apandisitin içinde mitokondir yok mu herseyi de ben mi sölicem aa hadi git basimdan bak aortlar suyunu çekti daha beyin salatasi yabicam hadi hadi.

Pazar, Ocak 05, 2003

-iyi günner sayin okuyucular bugünkü "müzük mü büzük mü" kösemizin konugu ünnü müzük elestirmeni jean-jaques trafaldur. hosgeldiniz sayin trafaldur, o elinizdeki ne dir acaba? güç yüzügü. anliyorum, dinleyicilerimizi fazla bekletmeden bugunkü müzük kösemize geçebilirmiyis acaba? bittabi,bu hafta müzük kösemisde iki albüm tafsiyemis var. Bunnardan ikincisi Morphine / Like Swimming nedir bu grup nasi bi gruptur? güsel bi grup. biras açabilirmiyis rica etsem. neyi? grubu. peki peki. Dramlarda Billy Conway, 2 String Slide Basta ve vokallerde Mark Sandman bariton sagzafonda ise Dana Colley'den olusan bu nacizane grup fantazi müzikle arabeskin birlestigi noktada. sayin trafaldur kendinize gelin. aman aman iyi, bu grup böle eski swing melodilerini andiran seslerda jazz ögelerini kullanaraktan swinge göre daha agir ama isimlerine göre daha neseli bir müsik yabmaktalar. sarkilarda slide basin etkisi yogn bi sekilde hissedilmekte falan filan. tesekkur ederis sayin trafaldur. peki bunlardan birincisi nedir? neylerden? tafsiyelerinizden. sölemicem yoruldum. neyse baska bi zaman artik o zaman, peki bu hafta büzüklerin durumu nedir acaba? soguk bi hafta olucak bu hafta, bütün büzükler büzülme egilimi göstericek. tesekkürler ve iyi günner sayin trafaldur, o yüzük de tehlikelidir basiniza is açilir sölemedi demeyin. demem.
daha fazla isik daha fazla uyku daha neseli müzükler biraccik da umursamazlikla çözülebiliyor gibi hersey sanki. kisi kendisini rehabilite etmektedir, insan sevgisini geri kazanmaktadir. oley midir nedir?

Cumartesi, Ocak 04, 2003

bugün bi kopuk kopuk yaziorum nedendir bilinmes.
artik insan beyni formatinde çok sevdigim bi mumum var azicik yaktim geçen gün çok hos vallahi.
besiktastan bodoslama cd almak kadar güsel bisi var mi?

eet var. alinan cd'lerin yarisindan çogunun gayet iyi, dötte birinden çogunun da çok iyi çikmasi ve bu da yetmiyormus gibi her cdnin bibuçuh milyona gelmesi.
ve bütün bu hastaliklarin hepsi insanin en yogun haftasinin hangisi oldugunu nasil bilebilir?
insan ayni anda bes farkli hastaligin pençesinde kivranabilir mi?
the lost art of keeping a secret
whatever you do
don't tell anyone
sevgili dünnük;
ihmal ettim seni byabiliorum ama jamaica'daki teyzemgillere bisi götürmem gerekiodu onlarin da jointnet hatlari bozukmus yazamadim kusura kalma.