Cumartesi, Ekim 23, 2004

apocalypse now

" i've seen horrors...horrors that you've seen. but you have no right to call me a murderer. you have a right to kill me. you have a right to do that...but you have no right to judge me. it's impossible for words to describe what is necessary to those who do not know what horror means. horror. horror has a face...and you must make a friend of horror. horror and moral terror are your friends. if they are not then they are enemies to be feared. they are truly enemies. i remember when i was with special forces...seems a thousand centuries ago...we went into a camp to innoculate the children. we left the camp after we had innoculated the children for polio, and this old man came running after us and he was crying. he couldn't see. we went back there and they had come and hacked off every innoculated arm. there they were in a pile...a pile of little arms. and i remember...i...i...i cried...i wept like some grandmother. i wanted to tear my teeth out. i didn't know what i wanted to do. and i want to remember it. i never want to forget it. i never want to forget. and then i realized...like i was shot...like i was shot with diamond...a diamond bullet right through my forehead...and i thought: my god...the genius of that. the genius. the will to do that. perfect, genuine, complete, crystalline, pure. and then i realized they were stronger than we. because they could stand that these were not monsters...these were men...trained cadres...these men who fought with their hearts, who had families, who had children, who were filled with love...but they had the strength...the strength...to do that. if i had ten divisions of those men our troubles here would be over very quickly. you have to have men who are moral...and at the same time who are able to utilize their primordal instincts to kill without feeling...without passion...without judgement...without judgement. because it's judgement that defeats us. "

Perşembe, Ekim 14, 2004

müstehcen türküler 4

son yillarda güncelligini kaybetmis ancak tekrar yorumlanarak canlanmis bir baska müstehcen türkü ise digerlerinin aksine bir kadin ozanimiza aittir. türkünün sözleri su sekildedir:
"acilsin kollar kollar
oynasin diller diller
calissin eller eller"

bü türkümüz de yine esasinda "bastim da kirildi igdenin dali" gibi masum ve anlamsiz -gibi görünen- bir olayla baslamaktadir. türkünün ilerleyen safhalarinda ise yine bize aslinda bize "bir dügünden izlenimler" seklinde yansitilan "haydi kollar acilsin, iki göbek atalim, bikac türkü söyleyelim haydi hoppa hey" gibi nidalarla devam etmektedir. ancak kazin ayagi öyle degildir.

dere basinda nerelerine kaytan biyiklar sürüldükten sonra utanmadan bir de seftalisi bala benzetilen genc kizimiz artik iyice bastan cikmis, gozu kaytan biyikli gencten baskasini görmez olmustur. ancak genc, kaytan biyiklarinin kendisine verdigi güvenle olsa gerek cinsel münasebetler sırasında daha pasif daha edilgen bir hal almistir. bu duruma icerleyen kizimiz kaytana durumu bir türküyle anlatmayi uygun görmüs ve behsettigimiz konsept icinde anlamlari artik iyice asikar olan üstteki dizeleri bestelemistir. "bastim da kirildi igdenin dali" dizesi ise türkünün ilk dizesi olmasi acisindan bir anlam tasimak zorunda degilmis gibi gorunuyorsa da adam-igde metaforu gözardi edilmeyecek gibi degildir.

müstehcen türküler 3

ücüncü türkümüz yine dere basina inen kaytan biyikli genc tarafindan yazilmis:

"entarisi ala benziyor
entarisi ala benziyor
şeftalisi bala benziyor"

ayni ozanimizin bi önceki türküsü ile ilgili kritigi okuyan arkadaslar bu türkünün ayni kisi tarafindan yazildigini hemen anlayacaklardir. "dam üstünde un eler" türküsünden farkli bir sekilde bu türküde de sözlerin amaçlarin ve eylemlerin üzerini bir battaniye gibi örtmektedir. Bircok iyi niyetli türkü dinleyicisi bu türkünün entarisi uzaktan kirmizi gibi görünen ve yetistirdigi seftaliler dadindan yinmeyen bir kiza atfedilmis oldugunu sanabilir ve feci sekilde yanilabilirler.

kaytan biyikli ozan deredede vuku bulan olaylardan bir süre sonra köy kahvesinde oturmaktadir. o sirada uzaktan gelmekte olan ve dere basindaki kiza -ki kendisi seftali de yetistirmektedir- benzeyen birini gorur, ama emin olamaz. kiz biraz yaklastiginda bunun o oldugunu anlar. ancak kizin entarisi -ya da bir kismi- ala benzemektedir, yoksa? eger gercekten öyleyse bunu kiza nasil söyleyecegini düsünen ozan kizi yolda durdurup "ben de senle gelim de seftali yiyelim bahcede" gibi bir bahaneyle kizin pesinden gider. seftali bahcesine vardiklarinda kizin entarisinin ala benzeme sebebinin sandigi sey degil, entarinin kirmizi basma kismi oldugunu anlayarak rahatlayan ozan "ben seftali sevmem seni gormek icin gelmistim" diyerek hanim kizimizi seftali agaclarinin arasinda igfal eder ve kizin seftalisinin hakkaten de bala benzedigi konusunda kesin bir mutabakata varir.

müstehcen türküler 2

ikinci türkümüz ise su sekilde:

"insem derelerine
insem derelerine
kaytan bıyıklarimi
sürsem nerelerine"

bu son derece ayip ve bu zamanda bile toplum icerisinde bir cogumuzun söylemeye zorlanacagi bu türküyü yazan sahsiyeti oncelikle bu medeni cesaretinden dolayi tebrik ediyorum. ama ozanimizi tebrik etmemiz gereken tek nokta bu degildir. kendisi bu türküde bir cogumuzun ilk bakista goremeyecegi ama birazdan anlatinca anlayip hayran kalacagi incelikte benzetmelere ve alegorilere basvurmus, türk türkücülügünde yeni cigirlar acmis ve bu türküyü yazdiktan yaklasik 10 dakika sonra ayni ince iscilik ile türkünün kendisine atfedildigi hatunun aklini basindan almistir.

ilk etapta türkümüz henüz bıyıksız olan ozanimizin her öglen vakti dereye su almaya inen bir genc kizimizla karsilasip ona vurulmasiyla baslamaktadir. kizin kendisine fazla pas vermedigini farkeden ozan bunun imajindan kaynaklandigini düsünerek birkac aylik bakim ve özveriyle oldukca etkileyici kaytan biyiklar birakir. kizimiz bu biyiklardan oldukca etkilenerek arada bir ozanimizla dere basinda sohbet etmeye baslar. dilin ustaca kullanimi konusundaki -baska türkülerinde de karsilasacagimiz- üstün yetenegiyle kizimizi kendisine baglar. iste bu türkü tam da ozanimizin kizimizin kizligini elinden alacagi saatlerde yazilmistir. ozanimiz kizi gotureceginden o kadar emindir ki "ah su kaytan biyiklarimi yanaklarina bir sürsem" seklinde bir dilek kipi yerine "kaytan biyiklarimi önce kukuna mi sürsem memene mi" seklinde bir keyif kipi kullanmistir.

bunun yaninda normalde alakasiz seylerden bahsedilen ilk iki misrada da aslinda müstehcen anlamlar mevcuttur. ozanin, bizim ozanin kizi ilk ve hep gordugu yer olarak bildigimiz dere basina inme istegi olarak gordugumuz ilk iki dize aslinda kizimizin iki bacak arasinda bir dereye benzeyen -ayricana da ozanin kaytan biyiklarina bakmaktan afedersiniz sırılsıklam olmus- kukusuna atifta bulunmaktadir. sizin de gördügünüz gibi ozanimiz o donemlerin en önemli capkinlarindan ve cinsel otoritelerinden biridir. hepimiz kendisini ayakta alkisliyor, böyle bir ecdadin cocuklari oldugumuz icin kendimizle gurur duyuyoruz.

müstehcen türküler

türk halk müziginde ask oldukca sık dile getirilen bi konudur, ancak bazi türküler bu isin suyunu cikarmislar, niyetlerini ya da gözlemlerini direk olarak ortaya koymuslardir. önce en çok bilinenleriyle başlayalim:

"dam üstünde un eler
tombul tombul memeler
memeler baş kaldirmis
kavusmuyor dügmeler"

bu türküde dam ile hemen hemen ayni seviyeye konuslanmis olan ozanimiz bir yandan saz calar gibi gorunmekle o sirada fütursuzca un elemekte olan masum kizimizin tombul memelerine bakmaktadir. hatta bu ise o kadar odaklanmistir ki parca söyleyip bütün kastederek un eleme eylemini memelerle iliskilendirmektedir. ilk tahlilde ozanimiz oldukca sapik bir profil çizmektedir. ancak bu ilk intiba yanlis bir cikarim yapmamiza da sebebiyet verebilmektedir.

birincisi genc kizimiz üzerindeki bluzu ya da gömlegi ne bicim iliklemistir ki un eleyen memeleri karsi kaldirimda kendi halinde sazini bingirdatmakta olan ozanimizin dikkatini cezbetmektedir. en nihayetinde burasi bir köy meydanidir, kizi böyle olan köyün ozanindan ne beklenir ki?

ikincisi kizimizin memelerinin o anki haliyle ilgili. hadi diyelim ki dügmeleri fazla acmadi, ancak o dönemde un elemek ne kadar tahrik edici bir istir ki kizimizin memeleri dügmelerinin kavusmasina imkan vermeyecek mahiyette bir bas kaldirma, bir isyan, bir emilme istegi bööle cuk cukk...ohm pardon ne diyorduk hah bir bas kaldirma eylemine kalkismislardir? belli ki ozanimiz un eleyen tombul memeli kiz tarafindan acikca bastan cikartilmis, tahrik edilmis ve bu türküyü yazmaya zorlanmistir. yoksa türk erkegi öle elalemin karisinin kizinin memelerine bakmaz. hasa sümme hasa.


Çarşamba, Ekim 13, 2004

Avsar, the recurrent theme of your dream life is Divine Inspiration

You're dreaming about feeling deeply connected to the universe and to those around you. This means that you're likely tapping into a sense of uplifting freedom and awe of the greater things in life.

vay beee
Avsar, your pop culture IQ is 40, and you know it all when it comes to Books.

Even if you weren't an English major, you know a good read when you see it, whether it's flying off the shelves or waiting to be discovered. From a detailed history to a breezy fiction to a philosophical treatise, you take time to immerse yourself in another time and place.You find that getting lost in a book is a great way to stay in touch with the world around you. After all, if it's happened, is in the process of happening, or could happen one day, someone has almost certainly written a story about it. And you'll be sure to read about it.


what's your best quality

Avsar, your best quality shines through in how Creative you are

The fact that you're an inventive and creative person who usually has an abundance of imagination and ideas really draws people to you! But that's not the only thing. Your answers on the test indicate you're a funny person who is likely known for your great sense of humor. You are an independent person who is usually able to handle things in a self-sufficient manner, too.

Salı, Ekim 12, 2004

dinneyelim öörenelim

uzun zamandir dinleyip örenmioduk dimi gencler hadi bakalim o vakit:
elvis costello amca yeni albüm cikarmis adi delivery man, the delivery man. ben pek hazzedemedim, emmylou harris ve lucinda williamsla düetleri var ama genel olarak cok basarili bi album oldugunu idda edemicem. yok ben illa dinnicem diosaniz alin dinneyin, yok guzel sarki varmi icinde sen onu söle bana diosaniz söliyim:
elvis costello - needle time
elvis costello - the name of this thing is not love
yagmur yagiyor sarki dinleyelim:
bülent ortaçgil - yağmur
16 Down - Love don't feel like it used to do
kronos quartet - perfidia
16 horsepower - poor mouth
kaizers orchestra - fra sjafor til passasjer

icim disim müzik oldu bu kadar yeter simdilik.

nostaljik album

eskilerden bi album inceleyelim bir de : morphine - cure for pain
90'da mark sandman'in kurdugu, gitarsiz rock band olur mu oglum sorusuna evet cevabi veren, saksafon ve iki telli slide bass ve vokalden kurulu üclünün ilk albumleri good'dan sonra 93de cikarip baya bi ses getirdikleri, 95 deki yes albumuyle beraber grubun en iyi albumu kabul edilebilecek -tabiki edilmeye de bilecek- albüm. -ek bilgi: grup 99 yilinin 3 temmuz'unda roma'da bir konserde mark sandman'in 47 yasinda sahnede kalp krizi gecirip ölmesiyle dagilacaktir.-
bunalimdan eglenceye uzanan genis bir kanepede yaratici gitar riffleri ve saksafon sololariyla dinlenmesi gerekir die düsünüyorum. ama dinlemeyene de kizmam.
albumun tamami gercekten cok basarili ama yine "album almam sarki indiririm diyen" ya da "illa yönlendirilmek istiorum" diyenler icin:
buena , all wrong , a head with wings , thursday , mary won't you call my name , let's take a trip together ve miles davis' funeral


dinneyelim ögrenelim

haftanin sanatcisi: rufus wainwright
montreal kanada'li kendisi tenor sesli, open gay, o da bir sarkici olan babasinin yardimlariyla ilk albumunu cikarmis sonradan iki album daha cikarmis olan, montreal'liler tarafindan "canimiz bu bizim gururumuz cok seviyoz biz bunu" nidalariyla bagirlara basilan singer-songwriter insan. genelde cok enstrümanli parcalar yapior, yayli düzenlemeleri olsun, deisik enstrümanlar olsun pek bi renkli pek bir farkli pek bir üzücü cogu zaman.

albümleri: first album , poses, want one

hangi bi sarkisini tavsiye ediyim bilemiorum ama poses albumu bastan sona bir dinlenmeli heralde
onun haricinde de söyle ki:
oh what a world , I don't know what it is , go or go ahead , vibrate, 14th street , beautiful child , dinner at eight , foolish love , danny boy , april fools , in my arms , baby , barcelona , matinee idol , damned ladies , sally ann , a bit of you