Cuma, Ocak 31, 2003

i hope you’re waiting for me
cause i can't make it on my own

uzaklarda bir yerlerde beni bekledigin yalanina, varsayimina, ihtimaline inanmak bekledigimden ve göründügünden daha sakinlestirici benim için;
simdi yaptiklarim, yapamadiklarim, basarilarim, mazeretlerim, kuskularim hep sana yönelik, böyle yatisabilirim ben ancak, suçlayabilecek birileri olmali hayatimda hiçbir suçu olmadigi halde. Kahveyi döküp bardagi suçlamak gibi.
Birseylerin de gerçekten benim suçum olabilecegi, bazi basarisizliklarin da herseyden bagimsiz sadece benden kaynaklaniyor olabilecegi gerçegini kaldiramam ben. Ve sen bu yükü omuzlarimdan alabilecek en ideal seysin, sadece bir idealsin, üzülmezsin aglamazsin, kirilmazsin ve en önemlisi hiçbirsey için beni suçlamazsin.
Senin suçun iste bütün bunlar, hepsi sen olmadigin için oldu hepsi sen bitmedigin için bitti. Hepsini sen yapmadigin için yaptim, bir gün dayanamayip çik diye saklandigin yerden, ama ordasin iste hala, hala yoksun. Gerçekte oldugunu bile sanmiyorum, sadece varolabilecegin gerçegiyle yasiyorum.

Perşembe, Ocak 30, 2003

antalya perge'de ben yolun ama böle normal bi yol yani cok genis degil sagi solu çalilik falan ama baya yol yaya yolu iste böle iste öle bi yolun kenarina çömelmis siçan bi kadin görmüstüm. sonra heralde toparlanir falan diye hem de gidebilicegim baska bi yol olmadigindan hem salak kadinin teki yürümek için yapilan bi yolun kenarina siçmaktan utanmiyosa ben niye yürümekten utaniyim diye düsündügümden hem de yani heralde beni görünce falan toparlanir falan diye düsündügümden yürümeye deam ettim.
baya da yasli bi kadindi yani böle kapali falandi biras. ben yürüdüm kadin siçti, kadin siçti ben yürüdüm; yanindan geçip gittigim son ana kadar kadinin siçmayi birakip gidecegini yada gizlenmeye falan çalisacagini düsünüyordum ama böyle birsey gerçeklesmedi, sanirim kadin bu hareketine çok normal bisimis gibi deam etmenin en akillica sey olduguna karar verdi ve belki de öyleydi, bu manevrasiyle beni o kadar sasirtti ki hiçbisi yabamayip ööle yürümeye deam ettim.
aslinda belki de en iyisi oldu yani ne o benim yürümeme engel olmus oldu ne de ben onu siçmasina. sanirim çok bilge bi teyzedi kendisi. vay be sindi yazinca farkettim ne kadar akillica davranmis oldugunu. ne teyzeymis.
sefgili günnük;
sence ben yazdiklarimin beenilmesini umursuyomuyum?

sevgili jack;
evet.

sandale günnük;
ya aslinda umursamiyorum gibi ama yani begenilmek istiorum yani tabi beenilmek hosuma gidiyo ama direk beenilsin die yazmiorum ama yine de derinlerde bir yerde illa ki vardir böyle bir duygu yani o zaman yeterince özgür degilim ben öyle mi?

sevgili jack;
kölesin sen.

sedyeli küllük;
amaaan uyuz. iyi, bok ye sen. bi daa bisi diyenin.
günnük karanlik yine gece, gece de aydinlik mi olur diyceksin ama olur evet bazen mesela dolunay olunca ama bazen öyle olur ki ay yokken bile apaydinlik olabilir ya da bu geceki gibi isikli bir karanlik içinde. o zaman iste o titrek isiklara takilir gözün neye baktigini ya da ne aradigini bilemezsin karanlik mi uyusturur seni acaba yoksa o karanlikta daha da güçlü parlayan isiklar mi? neden geceleri daha çok bakarsin disariya daha az sey göründügi halde? gizli olan her zaman daha çekicidir degil mi? sen o yüzden etek giymis bir kizi çiplak bir kiza tercih edersin, ama bazen bilsen de gerçekte ne olduklarini -nasil her gün günes dogunca görsen de orada olanlari ve aksam baktiginda biliyor olsan da karanliktakileri- her kararisinda yine bilmemek istersin yine unutup yine merak etmek ve dalip gitmek karanligina sadece senin için parlayan isiklarin.

Cumartesi, Ocak 25, 2003

sefgili cibinlik;
neden normal seylere sinirlenemiyorum ben. neden normal seylere sinirlenip de "aha sen de bunu yaptin götkafali" diye kizamiyorum. nie olmuyo? nie içimde kaliyo?

sevgili jack;
bu senin normal biri olmamandan kaynaklaniyor olabilir.

sevgili günnük;
senin amina koyim ben.

sevgili jack;
iste bunu kastediyordum.
hayatimda hiçkimseye karsi kasitli olarak ciddi bir kötülükte bulunmadim ama buna ragmen iyi bir insan degilim ben.
ben de fotograf çekebiliyorum, daha da güsel çekicem hem de.

Cuma, Ocak 24, 2003

bir sigurros sarkisi gibi yasamak isteyebilirdim. mesela flugufrelsarinn olabilir. böyle sisli ve sakin dalgasiz bir denizde bir yelkenlinin üzerinde nereye oldugunu bilmeden gitmek gibi, ya da mr. vertigo'daki sekliyle uçabiliyo olup hersey yukardan bakmak istedigim kadar yüksege çikabilmek isterdim, önce belli belirsiz bir ses olup sonra bir melodiye dönüsmek, uzun sürmek isterdim, nerden geldigim anlasilmasin sözlerim sadece anlamak isteyenler tarafindan anlasilsin isterdim.
sanki sonsuza dek sürecekmis gibi bitmek isterdim.
burcu olan tutturdu da tutturdu fotoraflarini çekicem diye, iyi be dedim al çek hadi çabukol isim var.

çok güsel oldu galiba ya, güsel çikip çikmayacakari sorunsalinin yaninda basli basina pek gusel bir eylemdi genel olarak, yemek de güseldi tabi. canim burcu benim.

sonra bi de basladi yok ben senin fotorafini cektim sen de benim odami toplicaksin. tööbe töbe. asil sen benim odami topla. hayret bisi.
fIsfIslI tablet eet eet fIs fIs, atiorum suyun içine böle önce dipte biraz debeleniyo sonra yogunlugu sudan az olunca yukariya cikio orada igrenç bir sekil aldiktna sonra tamamen eriyo ama eger fisfisli suyu hemencecik içersen o zaman dibinde kalan azicik su, azicik olmasina aldirmadan fisfislamaya deam eder. iste hayat da böle bisi.
(fisfis terimi için degerli dermatolog nill merchandiser'a tesekkürlerimi bi borç bilirim.)

Salı, Ocak 21, 2003

kayitlar yine enrjimi sömürdü bu dönem, derslerin yaninda ayri bir dayaniklilik testi kayit olmaya çalismak bilgisayar basinda oturup sürekli ayni ekrana bakmak, neyse bitti galiba

Cumartesi, Ocak 18, 2003

geceden mi yorgunluktan mi yoksa gerçekten mi?
sevgili jack;
uyu sen.
çok uzun süredir ilk defa beynimin alabildigine yavas çalistigini hissedebiliyorum. umarim bütün bu düsünceler o yavasliktan dogan yanlis elektrik sinyalleridir, umarim sabah uyaninca farkli olur, umarim sabah uyaninca geçer, uf ne umuyorum ben ya, günnük bisiler yab.
düsünsel düzensiz olan degisimin önde gidip bayrak sallayani olmus. çok sansasyonel sekspirvari bir ilüzyon olmus . sahane.
ya tepkili günlük;
sölemiyim diyorum ama...
sölemiyim.
ya ama...
uf nese amaaaan.
canim gece güsel gece yorgun gece bitkin gece.

Perşembe, Ocak 16, 2003

sevgili mumluk ya;
bes gün evde oturup dört kilo almak mümkün mü ya?

sevgili jack;
mümkün.

ama sefkili rünlük;
alinan bu dört kilonun birini disarida geçirilen bikaç saat içerisinde kaybetmek mümkünnü?

sevgili jack;
saçma ama mümkün.

sengülü gümbik;
allah senin müstaakini versin emi, ne soguk seysin sen öle.
ders çalisamamaktan dolayi içimde tasidigim son pismanlik kirintisini da kaybetmis bulunuyorum hiç umrumda degil artik valla oldugu kadar nabim.

Pazartesi, Ocak 13, 2003

kandirik olan sitesinde fiziksel degisiklikler yabmak gibi boyundan büyük isler yabmis. aferim yabmis, iyi yabmis.
ayrica hasta olan 2342836 dakika sonra golle tanismis.
mesela ben ralph fiennes olsadim "the end of affair" filminde oynicaktim ve canimin içi julienne moore'la sevisicektim çok mutlu olucaktim. ama diilim. yani ralph diilim mutsuz degil.
ya da elim sakalimda oldugu süre boyunca sakalimda degil de seyimde olsaydi eminem olucaktim. ama degilim.
iyi ki sakalim var.
"dinneyelim ööretmenim" standinin kenarina kadin vokallerle yilbasi süsü yabtim çok sempos oldu.

ya ben de kim ne aratmis bulmus örenmek istiorum ama ya olmuyo.
günün tavsiyesi: final ya da proce teslim -özellikle proce teslim- dönemindeki mimarlara fazla yaklasmayin, yemek tarifi sormayin, arkasina yastik koymaya çalismayin, "nasi gidio?", "zor tabi", "bi bu kaldi dimi simdi?", "takma kafana ya", "neyse hadi kolay gesin sana" gibi seyler demeyin, bisi dicekseniz bi anda söleyip kaçin, ya da daha iyisi hiç sölemeyin.
basim çok sIkIsInca gelecekle ilgili çok güzel planlar yapiyorum ama o an için hiçbisi yabmadigim için olmuyo böle. sonra o dönem geçince de o planlari uygulamiorum, bazi seylerden vazgeçebilite oranim oldukça yüksek.
uzun zaman oldu yazmayali, o kadar tutamiyorum ki hiçbirseyin ucundan, yapmayi çok istediklerimin bile. bu depresmenin en mütis belirtilerinden biridi dimi, ama diilim depresyonda, sanirim, öyle miyim? yok yok degilim canim hiç mi depresyon görmedik.
ay sevgili günnük var ya allah seni inandirsin bugun hiçbisi olmadi ne sIkIcI günmüs bu böle yau. insan azicik dise dokunur bisiler yapar dimi yok yay kiçini otur, 3 günde 4 finale ben giricem çünkü.

Pazartesi, Ocak 06, 2003

merhabö sayin bingildekler;
bugün "müzüklerin efendisi" bölümümüzde size tanitmayip uyuz ediceemiz albüm "the gotan project" ya da dier bi deyisle "da gotaaan brocIkt" ya da halk arasindaki söyleyisle "aa turkuaz reklaminin müzüü diil mi lan bu nIohooa"
böle yolda yürürken otobosta giderken falan dinneyip mutlulukla dolabilceginiz türden hos bir füzyon dalgasi, bir antiasit sentezi bir sürrealisim bombardimani. güsel bi albüm, reklamlarda kullanildi diye kötü dicek halimiz yok. Koskoca Haydn bile reklam müzüü olduysa yani ona da kötü mü dicez? demicez tabi.
aa hilmican birak evladim o mitokondirlerle oynamayi aksam izgara yabicam onnari ben. ama anne ya yeni bi tez üzerinde çalisiorum çok saane bilim adami olucam, dolaptan bi sise sitoplazma alabilirmiyim? sIçtIrtma deneyine baban gelicek birasdan yemegi hazir olmayince nabio biliosun. Sen bilimadami olup sürünücen diye biz aç mi kalicaz? git bak içeri, gudubetnaz'a mantidan artan apandisit kenarlarini vermistim onlarla yab ne yabicaksan. Ya ama anne ya apandisitle nasi çalisiyim benim mitokondriye ittiyacim var, engelleniorum bu evde ya yeter ya. Salak hilmican apandisitin içinde mitokondir yok mu herseyi de ben mi sölicem aa hadi git basimdan bak aortlar suyunu çekti daha beyin salatasi yabicam hadi hadi.

Pazar, Ocak 05, 2003

-iyi günner sayin okuyucular bugünkü "müzük mü büzük mü" kösemizin konugu ünnü müzük elestirmeni jean-jaques trafaldur. hosgeldiniz sayin trafaldur, o elinizdeki ne dir acaba? güç yüzügü. anliyorum, dinleyicilerimizi fazla bekletmeden bugunkü müzük kösemize geçebilirmiyis acaba? bittabi,bu hafta müzük kösemisde iki albüm tafsiyemis var. Bunnardan ikincisi Morphine / Like Swimming nedir bu grup nasi bi gruptur? güsel bi grup. biras açabilirmiyis rica etsem. neyi? grubu. peki peki. Dramlarda Billy Conway, 2 String Slide Basta ve vokallerde Mark Sandman bariton sagzafonda ise Dana Colley'den olusan bu nacizane grup fantazi müzikle arabeskin birlestigi noktada. sayin trafaldur kendinize gelin. aman aman iyi, bu grup böle eski swing melodilerini andiran seslerda jazz ögelerini kullanaraktan swinge göre daha agir ama isimlerine göre daha neseli bir müsik yabmaktalar. sarkilarda slide basin etkisi yogn bi sekilde hissedilmekte falan filan. tesekkur ederis sayin trafaldur. peki bunlardan birincisi nedir? neylerden? tafsiyelerinizden. sölemicem yoruldum. neyse baska bi zaman artik o zaman, peki bu hafta büzüklerin durumu nedir acaba? soguk bi hafta olucak bu hafta, bütün büzükler büzülme egilimi göstericek. tesekkürler ve iyi günner sayin trafaldur, o yüzük de tehlikelidir basiniza is açilir sölemedi demeyin. demem.
daha fazla isik daha fazla uyku daha neseli müzükler biraccik da umursamazlikla çözülebiliyor gibi hersey sanki. kisi kendisini rehabilite etmektedir, insan sevgisini geri kazanmaktadir. oley midir nedir?

Cumartesi, Ocak 04, 2003

bugün bi kopuk kopuk yaziorum nedendir bilinmes.
artik insan beyni formatinde çok sevdigim bi mumum var azicik yaktim geçen gün çok hos vallahi.
besiktastan bodoslama cd almak kadar güsel bisi var mi?

eet var. alinan cd'lerin yarisindan çogunun gayet iyi, dötte birinden çogunun da çok iyi çikmasi ve bu da yetmiyormus gibi her cdnin bibuçuh milyona gelmesi.
ve bütün bu hastaliklarin hepsi insanin en yogun haftasinin hangisi oldugunu nasil bilebilir?
insan ayni anda bes farkli hastaligin pençesinde kivranabilir mi?
the lost art of keeping a secret
whatever you do
don't tell anyone
sevgili dünnük;
ihmal ettim seni byabiliorum ama jamaica'daki teyzemgillere bisi götürmem gerekiodu onlarin da jointnet hatlari bozukmus yazamadim kusura kalma.