Perşembe, Haziran 12, 2008

sen ne güzel olursun yensen çek cumhurunu

abi araba gidiyo

internetin dört bir yanı yorumlar sardı biliyorum ama ben de konuşmadan edemeyeceğim. dün isviçre'yi bir şekilde yendik. bir şekilde diyorum çünkü hala ilk 11'imiz kimlerden oluşur, nasıl bir taktikle sahaya çıkarız, kimin görevi nedir gibi soruların cevabına muvaffak olabilmiş değilim. bence baya bildiğin gazla çalışan bir takımız, hadi hop saldırın diyince bir şekilde kazanıyoruz. nihat'ın neredeyse hakan şükür modeli tek forvet, hamit'in sağ bek oynatılmaya çalışıldığı bir de bunlara miadı dolmuş tümer, en büyük kamyoncu emre ve feleği şaşmış tuncay'ın eklendiği bir kadroyla iyi de kazanıyoruz bence. tüm zamanların en anlamsız teknik direktörü fatih terim sağolsun ilginç bir şekilde iki doğru değişiklik yapmasaydı onu da başaramayacaktık. neyse. türkiye'nin herhangi bir maçı için önceden bir yorum yapmanın da son derece anlamsız olduğunu düşünüyorum. hayatımda daha bu kadar istikrarsız, bu kadar dengesiz, oyuncu performanslarının bu kadar değişken olduğu bir takım daha görmedim. pazar günü ne olacak bilemiyorum. hayırlısı diyorum.

turnuva için ise dileğim bizim gruptan portekiz ve bizim, b'den almanya ve hırvatistan, c'den hollanda ve italya ve d'den de ispanya ve isveç'in çıkmasıdır. çeyrek finalde gereksiz takımların elenmesinin ardından bir portekiz-almanya, hollanda-ispanya yarı final serisi de tadından yenmez. o maçlardan kim gelse olur ama şöyle nostaljik bir hollanda-almanya finali (en son hollanda-almanya finali 1974 dünya kupası) gerçekten çok hoş olur diye düşünüyorum. en son dünya kupası dileklerim pek gerçekleşmemişti, zaten dilek işte içinde mantık aramamak lazım.

kazu ne kadar güzel bişey. 3 temmuz doğum günüm. 27 yaşım.