10. The Dears:
Tüm zamanların en sevdiğim gruplarından. No Cities Left ile hızlı ve hayranlık dolu bir giriş yapmıştım Dears müziğine 2003'te. uzun süre deliler gibi dinledikten sonra unuttum gitti. 2006'ta gang of losers çıktığında da fazla yüzüne bakmadım. nedense fazla hoşuma gitmemişti bu yeni albüm. 2007'de bir gün tekrar keşfettim grubu. o gün bu gündür de hiç bırakmadım ama 3 ama 6 ayda bir mutlaka yeniden ve birçok kez dinledim. geçen sene de Missiles albümü çıktı. yine sevmedim ama bakalım 6 ay sonra neler olacak.
9. Psapp:
Aslında psapp'ı sevdiğim yıl iki sene önceydi. Fazla dinlemekten sıkılıp onları da nadasa bırakmıştım. 2009'da bir toplama albümde rastladığım Parker ile yeniden başladım dinlemeye. 2008 sonundaki The Camel's Back albümünden. 4 sene öncesinden pek bir farkı yok aslında. çok neşeli ve çok melankolik anların güzel eşlikçilerinden.
8. Kaizers Orchestra:
Hayatımda en fazla dinlediğim grup olan Kaizers, bu sene sadece 8. sırada yer bulabildi kendine. 2002'de Ompa Til Du Dor'u keşfetmemle başlayan bu çılgınlık, 2003'te Evig Pint ile devam etmişti. O kadar farklı, o kadar enerjikti ki dinlemeye doyamıyordum. iki kez de canlı izleme şansı buldum ve bu konserler de hayatımdaki en güzel iki konser olarak listedeki yerlerini aldılar. Ancak 2005'ten sonra bir haller oldu bu Bergen'li abilere. Maestro diye bir albüm çıkardılar. 3-4 tane sağlam parça çıkarmış olsalarda albümün genelinde grubun melodikleşmeye ve anaakımlaşmaya doğru kayışı hissediliyordu. yine de bağrıma bastım. olur öyle, gelir geçer dedim. ama 2008'deki maskineri adlı maskaralıktan ibaret albümle kalbimi çok kırdılar. birkaç kez dinleyip yeniden sevmeye çalıştım, ancak olmadı. hal böyle olunca 2009'u ancak 8. sırada tamamladılar. bir daha da daha yukarı çıkabileceklerini sanmıyorum. kırdılar kalbimi gelsin alsınlar gönlümü.
dinleyelim öğrenelimde bir sonraki bölüm: karanlık yol şarkıları, güneş altında mayhoş ve ölüler de şarkı söyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder