star tv izlemek bazen oldukça heyecanlı olabiliyor. nihat hatipoğlu islam açısından çok önemli bazı soruları nereden geldiğini anlamadığım bir takım havalara girerek cevaplıyor. bunlardan biri şuydu:
loğusaların yastığının altına makas ve ayna konur mu? konur tabi neden konmasın. doğru soru konmalı mıdır ya da konulması bir işe yarar mı? olmalıydı. her neyse. hatipoğluna göre iki ayaklılar iki ayaklılar ile uğraşmalıymış (sanırım cinlerden bahsediyor). kendi işine bakmalıymış. bunlar hurafeymiş, vesveseymiş. güzel.
esas güzel soru programın ilerleyen ilerleyen dakikalarında geldi. peygamberlerin bedeni çürür mü? yani, ne diyeyim ki. dondurma sıcakta erir mi? su sıcakta donar mı? direk peygamberler insan mıdır diye sorulabilirdi belki. neyse, ben yine ilk sorudakine benzer bir saçmalamayın cevabı beklerken hatipoğlu şu örneği verdi:
uhud savaşı'ndan 46 yıl sonra medine'de şehitlerin mezarları açılıyor (neden?), ve bakılıyor ki cesetlerde hiçbir çürüme yok (deme!), hatta kazmalardan biri cesetlerden birinin ayağına değdiğinde ayaktan kan fışkırıyor (yuh!). allah demek ki şehidin bedenini bile çürütmediğine göre (eee?). devamı gelmiyor.
açlık herkesin başına farklı vuruyor diye düşünüyorum.
2 yorum:
Benim merak ettiğim şu. Bu adamlar her türlü gerizekalı soruya cevap olabilecek nitelikte binlerce anektod filan mı ezberliyorlar (sonra ilgili durumlarda ver anektodu, ver anektodu), yoksa böyle sorular geldiğinde spontane tarih mi yazıyorlar?
Her iki durumda da hayranlık duyulması gereken bir yan var adeta...
şehitlerin çürümemesi bilgisinin(!) lisede din öğretmeni tarafından öğretildiğine şahit oldum...
Yorum Gönder