film ekimi de başladı, 2,5 liralık fiyatlar türk gençliğini çılgına çevirdi, sanata ve sanatçıya destek verildi, koltuğuna oturup filmin başlamasını bekleyen zihinler "acaba destek verilmediği için türk sineması bu kadar kötü durumda, yoksa bu kadar kötü durumda olduğu için mi destek verilmiyor" paradoksunda bulandı.
neyse ben de açılışı yaptım factotum ile. matt dillon -aslında başta sean penn oynayacakmış rolü- belki de there's something about mary'den beri en iyi oyunlarından birini oynamış, gerçi sıkı bir hayranı değilim arada neler yaptı çok bilmiyorum.
film anıl'ın da dediği gibi biraz dağınık anlatılmıştı ama ben bunun chinaski'nin sürüklenişiyle uyumlu bir teknik olduğunu düşünüyorum. bunun yanında hamer'ın aslında dramatik olayları komedi diliyle anlatması neredeyse skeç tadında karikatürize sahneler sunması enteresandı. jim stark'dan olsa gerek, gerek anlatımda gerek kesmelerde, gerekse diyaloglarda bir jarmusch havası hissedilmiyor değildi.
film zaman zaman artık türk sinemasıyla ilgili düşüncelerden arınmış zihnimi başka düşüncelere gark etse de fazla derine inmeyen, hoş ve rahat bir filmdi. lili taylor'da çok güzel olmuş, yani role uymak manasında, yoksa çirkin bir insan kendisi. bir de marisa tomei'yi ancak göründükten 15 dakika sonra tanıyabildim. güzel de bir soundtrack'i var sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder