Cumartesi, Haziran 25, 2005

chapter III

Sangerhausen – Berga-Kelbra – Nordhausen – Bleicherode Ost – Leinefelde – Heilbad Heiligenstadt – Eichenberg – Witzenhausen Nord – Hann Münden - Kassel

Yolculuğumuzun en sinir bozucu bölümü olmaya aday kısmı için Sangerhausen’den Kassel’e giden trene binmiş bulunuyorum. Berlin’den beri beraber yolculuk ettiğim, büyük olasılıkla Hırvat üç kişiden en küçük ve gürültülü ve sinir bozucu olanı ile yan yana ve sıkı bir dirsek teması içerisinde oturmaktayım. Diğer trenlerin tüyler ürpertici serinliğinin ve genişliğinin aksine bu trenin havalandırması yok, etrafımdaki bütün koltuklar dolu ve arkamdan da ton balığı kokuları geliyor. Omuz omuza mücadele ettiğimiz uyuz gencin, walkman’inde benim de gayet rahat duyabileceğim bir ses şiddetinde oryantal müzikler dinlediği ve şarkılara diliyle lök lök yaparak eşlik ettiği yetmiyormuş gibi az önce de benden kalem istedi ve sol kolumu dayanılmaz şekilde rahatsız eden sağ koluyla bulmaca çözmeye başladı. Ve hatta bununla da kalmayarak, her soruyu karşısındaki nispeten daha mülayim arkadaşına –ya da akrabasına- sorarak verdiği rahatsızlığı daha yüksek boyutlara taşıdı. Sabrın getireceği selametten ve müzikal soyutlanmadan medet umarak hayatta kalmayı planlıyorum. Avşar Gürpınar huzursuzluğun göbeenden birdirdi.

-Nordhausen diye bir yere geldik. Güneye inmiyor muyuz yahu? Niye hala Nordhausen?

Hiç yorum yok: